İnsanlığın varoluşundan itibaren, yaşam denen olgu hepimizin kafasında ve düşünce aleminde soru işareti olmuştur.
Neden bu alem, neden bu yaşam, neden bu yaşam senaryosu? Kısacası, birbirini takip eden onlarca soru.
Başlangıcından bugüne kadar olduğu gibi, bu soruları gelecekte de sormaya devam edeceğiz.
Ancak, dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum; geçmişte yaşamımızda sorular hep vardı ama içinde bulunduğumuz zaman diliminde soruların içeriği değişerek, insanlığın arayışı farklı bir yöne doğru gitmeye başladı. Bir başka ifade ile insanlık aleminin arayışında çok farklı bir bakış açısı ve değişiklikler oluşmaya başladı.
Lütfen, bugün çevrenize şöyle bir bakın ve insanları gözlemleyin.
Eskiden dünya aleminin dışı az merak edilirken, bugün bu alana merak artmış ve artık bir çok insan ruhsal alem diye adlandırdığımız bu alanla ilgili daha fazla algı ve bilgi sahibi olmuştur. Özetle söylemek gerekirse; varoluşumuzdan günümüze, sorduğumuz sorular ve bunlara bulduğumuz cevaplar ile geldik. Çok doğal olarak bugüne kadar bulduğumuz cevaplar ve ilahi düzenin gereği algılarımız biraz daha açıldı.
Bu sürece daha çabuk varmak istiyor musunuz?
Lütfen, bugün çevrenize şöyle bir bakın ve insanları gözlemleyin.
Eskiden dünya aleminin dışı az merak edilirken, bugün bu alana merak artmış ve artık bir çok insan ruhsal alem diye adlandırdığımız bu alanla ilgili daha fazla algı ve bilgi sahibi olmuştur. Özetle söylemek gerekirse; varoluşumuzdan günümüze, sorduğumuz sorular ve bunlara bulduğumuz cevaplar ile geldik. Çok doğal olarak bugüne kadar bulduğumuz cevaplar ve ilahi düzenin gereği algılarımız biraz daha açıldı.
Tabii ki, içinde bulunduğumuz nokta hiçbir zaman nihai hedefimiz değil ve olmayacak. İnsanlık alemi olarak arayışımız hep sürecek.
Bunun sebebi ise çok basit, zira daha cevaplanacak milyonlarca soru var. Bulduğumuz her cevap, bizi tekamül yolunda biraz daha ileri götürecek ve bu şekilde, her yeni cevap ile farkındalığımız biraz daha artacak. Zaten dikkat ederseniz, tüm insanlık aleminde diğer alemlere karşı daha farklı bir bakış ve arayış oluşmaya başladı. Doğudan- Batıya, Kuzeyden - Güneye, tüm coğrafyalar için bu geçerli bir durum.
Artık neredeyse herkes, ölüm denen şeyin bir son olmadığı konusunda hemfikir ve bunun kabulü, bizlerin önünde ölüm sonrası ile ilgili arayışları beraberinde getirdi. Ne kadar enteresandır ki, bir çok insan için artık ölüm korkudan öte bir kavram.
Artık neredeyse herkes, ölüm denen şeyin bir son olmadığı konusunda hemfikir ve bunun kabulü, bizlerin önünde ölüm sonrası ile ilgili arayışları beraberinde getirdi. Ne kadar enteresandır ki, bir çok insan için artık ölüm korkudan öte bir kavram.
İnsanlar eskiden ilgi alanlarında olmayan gizemli ölüm sonrasını, şimdilerde daha fazla merak eder oldular. Belkide ölüm korkusu yavaş yavaş ortadan kalkarak farklı bir arayışa doğru yönleniyor.
İşte, bu değişim ve gelişim ile farklı coğrafyalarda daha önce hiç rastlanmayan, rastlansa da anlamlandıramayan ölüm sonrası diğer alemlerle ilgili bir çok deneyimler duyar hale geldik.
Eskiden "Neden yaşam?" derken, şimdi yavaş yavaş "Neden ölüm?" sorusunun cevabını aramaya başladık. Çok doğal olarak, bu arayış insanların ölüm sonrası ile ilgili meraklarını beraberinde getirdi. Kısaca söylemek gerekirse, yaşanan bu değişiklik ile tüm insanlık alemi yavaş yavaş ölüm korkusu denen şeyin gereksiz olduğunu kavramaya başladı. Burada bir parantez açıp yaşamını tamamen materyal dünyaya adamış kişileri bir kenarda tutmak gerek. Ama şunu da unutmamak gerekir ki, bu kişilerin sayısı her geçen gün azalmaktadır.
Eskiden "Neden yaşam?" derken, şimdi yavaş yavaş "Neden ölüm?" sorusunun cevabını aramaya başladık. Çok doğal olarak, bu arayış insanların ölüm sonrası ile ilgili meraklarını beraberinde getirdi. Kısaca söylemek gerekirse, yaşanan bu değişiklik ile tüm insanlık alemi yavaş yavaş ölüm korkusu denen şeyin gereksiz olduğunu kavramaya başladı. Burada bir parantez açıp yaşamını tamamen materyal dünyaya adamış kişileri bir kenarda tutmak gerek. Ama şunu da unutmamak gerekir ki, bu kişilerin sayısı her geçen gün azalmaktadır.
Artık insanlar paralel evrenler, ruhsal dünyanın derinlikleri, rüya alemi, evrenin enerjisi, insan denen varlığın kendi enerjisi gibi çok farklı konuları gündemine aldı.
Hep merak etmişimdir; neden dünya zamanı ile adlandırırsak, 15 asıra yakın bir süre herhangi bir din vahi edilmemiştir?
Bence bunun cevabı yukarıda izah etmeye çalıştığım konuyu açıklamaya yetiyor. Artık, geçmiş inanç sistemleri ve semavi dinler insanlara evrenle ve ilahi nizamla ilgili konuları aktarma görevini tamamladı ve artık insanlar kendileri ile baş başa kalıyor. Onun içindir ki, başka bir din vahiy edilmiyor ve edilmeyeceği son kutsal kitapta belirtiliyor.
Burada küçük bir hatırlatma yapmak isterim; önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, insanlık bireyselleşmeden sosyalleşme sürecine geçişi, aradan geçen on binlerce yılda tamamladı ve tekrar bireyselleşme dönemine geçiyor. Zaten hayatımızın bir parçası haline gelen sanal alem, bu kapıyı bizlere araladı. Sanal alemin yaşamımıza girişinin tek sebebi var, o da tekrar bireyselleşmeye dönüş. Bu sayede insanlık bu oluşumdan hızla geçerek başka boyutlara hazırlanacak ve bizler de an itibariyle tam o hazırlık safhasındayız.
Bence bunun cevabı yukarıda izah etmeye çalıştığım konuyu açıklamaya yetiyor. Artık, geçmiş inanç sistemleri ve semavi dinler insanlara evrenle ve ilahi nizamla ilgili konuları aktarma görevini tamamladı ve artık insanlar kendileri ile baş başa kalıyor. Onun içindir ki, başka bir din vahiy edilmiyor ve edilmeyeceği son kutsal kitapta belirtiliyor.
Burada küçük bir hatırlatma yapmak isterim; önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, insanlık bireyselleşmeden sosyalleşme sürecine geçişi, aradan geçen on binlerce yılda tamamladı ve tekrar bireyselleşme dönemine geçiyor. Zaten hayatımızın bir parçası haline gelen sanal alem, bu kapıyı bizlere araladı. Sanal alemin yaşamımıza girişinin tek sebebi var, o da tekrar bireyselleşmeye dönüş. Bu sayede insanlık bu oluşumdan hızla geçerek başka boyutlara hazırlanacak ve bizler de an itibariyle tam o hazırlık safhasındayız.
Peki, şimdi anı yaşayan bizler ne yapmalıyız ve bu süreci nasıl aşacağız. Evet, artık algılarımız geçmişe göre daha fazla açıldı ve bazı gerçek denen şeylerin hiç de bildiğimiz veya tarif edildiği gibi olmadığı anlaşıldı. Doğru denen şeyin eldeki bilgi ile değiştiği konusunda artık herkes hemfikir hale geliyor.
Bu düşünce şekli bizlere yaşamımızda yeni pencereler açtı, Aslında gerçek diye bir şey olmadığını, mutlak doğrunun bulunmadığını kavramaya başladık.
İşte, bu yeni idrak şekli ile zamanın izafiyeti kavramını algılamaya başlayacağız. Yani geçmiş, şimdi ve gelecek diye tariflediğimiz her şeyin aynı anda olduğunu idrak edeceğiz.
Bu idrak bizleri "Life is an illusion" yani "yaşam bir algı" dır kavramını içimize sindirmemize yardım edecek. Bütün bunların yaşanması neticesinde bildiğimiz yaşamın aslında çok farklı olduğunu idrak edeceğiz.
Bütün bu süreçlerin neticesinde varacağımız nihai nokta, enerjiyi maniple etmeyi öğrenmiş bir insanlık aleminin kapılarını açmak olacak.
Peki, sonrası mı?
Peki, sonrası mı?
Düşünsel varlıklar dediğimiz yeni bir boyut, yeni bir alem...
Bu sürece daha çabuk varmak istiyor musunuz?
O zaman "Neden?" diye sormaya ve arayışlarınıza devam edin...