26 Ağustos 2017 Cumartesi

LÜSİD RÜYALAR .....

Hepimizce malum olduğu üzere bilinç bilimi ve ruhsal alan üzerine yapılan çalışma ve araştırmalar tamamen yeni bir alandır. 
Aslında konu, bir takım temel ve bilinen bilimsel yöntemler yanında, yeni ve daha gelişmiş bir felsefe paradigmasına dayanır. 

İşte onun için ruhsal dünya ve bu konudaki çalışmalar geleneksel bilimlerden çok ama çok farklıdır. Bu farklılığın temel sebebi sıkça bahsettiğim gibi geleneksel bilimlerin gerçekliği dört boyutlu ( 3 boyut ve zaman faktörü) ve yalnızca fiziksel olarak kabul etmesinden kaynaklanır. 

Halbuki, bilinç ve ruhsal alem gerçekliği çok boyutlu olarak kabul eden bir paradigmayı kullanır. Bilinç, bilinçli olmak ve ruhsal alem dediğimizde psişik olayları da göz önüne alırsak, sadece fiziki boyuttan bahsetmiyoruz. 
Söylemeye çalıştığım şey; ruh denen kavramın fiziksel bedenin içinde ve dışında olmak yanında farklı ve çoklu yaşama sahip olması demektir. 
Daha da ötesi bilincin gerçek doğası, fiziksel beyin sınırlarının çok ötesine uzanır. Onun için ruhsal alemi salt olarak beynin fiziksel kapasitesi ve sınırları ile dar bir alanda tutmak mümkün değildir. 

Bir önceki yazımda bahsettiğim "Beden dışı deneyim - OBE, Out of Body Exprience" işte bunun tam da kendisidir.
Beden dışı deneyim, bizlere çok yönlü doğamız ile ilgili sonuçların gözlenebileceği verileri toplamak için fırsatlar sağladığı için ana konumuzu teşkil etmektedir.

Beden dışı deneyim dediğimiz şey hepimizin doğasında olan ve yaşanan bir şeydir. Bunu deneyimlemek ve kullanma kapasitesi tamamen bize bağlıdır.
Bazı kişiler doğuştan bu yetenekleri ile dünyaya gelir ve çok küçük yaşlardan itibaren bu deneyimi yaşarlar. Bazılarımız spontan olarak bunu yaşar. Bazen de ağır travmalardan sonra gerçekleşen beden dışı yaşam örnekleri vardır.

Ancak, bu konuda kolayca öğrenip tatbik edilebilecek olan en kolay yol Lüsid rüyalardır. 
Lüsid rüyada iken yaşanan beden dışı deneyim sırasında yaşadıklarımız normal rüya diye tabir ettiğimiz şeyden çok farklıdır. Bu safhada rüyanız sanki gerçek dünyada yaşanıyor hissine kapılırsınız. 

Görüp, duyup, hissettiğiniz, kısacası 5 duyunuzla algıladığınız her şey sanki birebir gerçek dünyadaki gibidir. Bunun yegane sebebi ise bu sırada beynin farklı bir bilinç durumunda, farklı bir pozisyonda olmasıdır. Aslında olan şey, uykunun devam etmesi sırasında, yani rüya gördüğünüzü zannettiğiniz bir anda bilinçte bir uyanıklık hasıl olmasıdır. 

Halbuki, bu durum normal rüyada tamamen tersidir ve bilincimiz kapalıdır. Onun içindir ki, normal rüyalarımızda bir tanımsızlık, hatta bir grilik vardır, mesafe kavramı karmaşık bir haldedir. 

Lüsid rüyada hissedilen şey beynin uyanıkken hissettiği ile aynıdır. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse beden uykuda ve fiziksel tüm aktiviteler dinlenme halindeyken beynin uyanık olmasıdır. Lüsid rüyada olduğunu hisseden kişi uyuduğunun ama istediği zaman uyanabileceğinin farkındadır. 
Fakat, bu deneyimi yaşayan insan uyanma konumuna geçmek istemez. Kendisini çok heyecanlı bir filmin sanki ortasındaymış gibi görür. Onun içindir ki, Lüsid rüyada olup uyanmak isteyene çok rastlamazsınız. 
Ancak, bu konuda deneyim sahibi olduğunuzda uyansanız bile tekrar uykuya dönüp filmin sanki ikinci yarısını seyreder gibi kaldığınız yerden devam edersiniz. 

İnsanın aklına şöyle bir soru gelebilir, lüsid rüya gören kişi neden uyanmak istenmez? 
Sanırım bunun en önemli nedeni lüsid rüyada olan kişinin daha önce fiziksel alemde yaşamadığı çok farklı şeylerle, geçmişe geleceğe dönük şeylerle karşılaşmasından kaynaklanmaktadır. 

Zira, bu yaşanan durum bize kapalı olan benliğimiz ve iç dünyamızın nasıl olduğu ile yüzleştiğimiz bir andır. Daha da ötesi aslında kendimizi keşfetmenin en güzel yollarından birisidir. Bu duyguyu yaşayan kişide çok farklı bir haz hissi vardır.

Kadim bilgide ve günümüze kadar gelen bir çok ezoterik öğreti ve benzer felsefi çalışmalarda bu konu zaten bilinen ve yaşanan bir şeydir. Eski Mısır'da MÖ 3000-5000 yıllarında bu konunun bilindiği ve rahiplerin "Kha" diye isimlendirdiği malumumuzdur. Mısır'da, ruhun beden dışına çıkmasını tasvir eden resimlere eski mezar ve tapınaklarda çokça rastlanmaktadır. 

Eski Mısır yanında, eski Yunan'da Aristo'dan tutun da, Uzak doğu rahiplerine ve semavi dinlere uzanan uzun zaman diliminde rüyalar ve kontrol teknikleri kullanılmıştır.

Yapılan deneyler ve neticesinde ispatlanan şey şudur ki, lüsid rüya deneyimi ağırlıklı olarak rem uykusunda gerçekleşmektedir.

Lüsid rüya beden dışı deneyimin gerçek olmayan, fizik dışı boyutunu bireylere ilk elden tanıma imkanı sağlayarak, kişisel gelişimin hızlandırılmasına yardım eder.
İşte, Beden dışı deneyim bunun yanında daha bir çok fayda sağlayabilir.

Gelin şimdi bunlardan birkaçına göz atalım:
Ölüm korkusunu anlayıp yenebilmek,
Fizik ötesi yol göstericiniz ile doğrudan ilişki kurabilmek,
Geçmiş yaşamlarınızı görüp, bu sayede doğmadan önce belirlediğiniz yaşam senaryonuzu anlayıp, irdeleyebilmek,
Özellikle ölmüş kişilerle iletişim kurabilmek,
Fiziksel olmayan boyutlara geziler yapabilmek,
Ölümden sonraki hayatın tartışılmaz bir kanıtına şahit olmak,
Ruhun gelişmesi için gerekli olan enerjiyi manipüle etmek, 
Enerji bedeninizi kuvvetlendirerek, enerji kalkanı ile kötü enerjiden korunmayı öğrenmek,
Fiziksel ve fiziksel olmayan varlıklarla enerji etkileşimlerinin farkındalığına varmak ve iletişim kurmak,
Vücudun dışındayken terapötik (Dokunarak şifa tekniği) enerjilerin iletilmesi yoluyla yardıma muhtaç kişilere yardım edebilmek,
Bilginin, olgunlaşma sürecinin hızlandırılması...

Adına ne dersek diyelim; beden dışı deneyim, astral seyahat veya bilinçli projeksiyon olarak da bilinen bu fenomenin insan gibi doğal olduğunu vurgulamak önemlidir. 
İnsanlık tarihi kadar eski bir kavramdan bahsettiğimizi unutmayın. Tıpkı insan kadar doğal, her insanın bir türlü yaşadığı veya yaşayacağı bir gerçeklikten bahsediyoruz. 

Peki, Lüsid rüyaların "hiç zararı yok mu?" diye sorabilirsiniz.
Sıkça söylediğim gibi, yaşam bir denge ve hiçbir şeyi ifrat ve tefrite (aşırı fazla, aşırı az) kaçmadan yapmak lazım. 
Yani abartılı yapılan her şey, faydadan çok zarar getirebilir.
İşte, bu lüsid rüyalar için de geçerlidir. 

Uyku bozukluğu, 
Günlük gerçek yaşamdan uzaklaşıp asosyal olmak, 
Beyni yorup fiziki yorgunluk, 
İlk deneyimlerde ruhun bedene kavuşması sırasında bedende yaşanan reaksiyonlar,
Baş ağrısı,
Uykuyu tam olarak alamamak,
Psikolojik rahatsızlıklara zemin hazırlamak, kısaca zarar sayılacak unsurlardır.

Ancak, yukarıda bahsedildiği gibi dengeli yapıldığı zaman varlığın son derece istifade edeceği bir şeydir.

Sonuç olarak söylemek gerekirse, 
Beden dışı deneyim iyi uygulandığında kişisel ve ruhsal gelişim yanında, yaşamın gayesini ve evreni anlayabilmek için son derece yol gösterici ve yardımcı bir fenomendir.
Lüsid rüyalar ise bunu uygulama ve geliştirmenin en kolay ve güvenilir yoludur.

Gelecek yazımda beden dışı deneyim yaşama tekniklerini sizlerle paylaşacağım.

20 Ağustos 2017 Pazar

BEDEN DIŞI DENEYİM

Beden dışı deneyim aslında insanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa, insan denen varlığın yaşadığı, ancak farkına varanların sayısının son yıllarda arttığı bir kavram, bir fenomendir.

Eminim ki, aranızda "Acaba neden son yıllarda bu farkındalık arttı?" diye soranlar vardır. 

Bunun sebebi daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi, insanlığın bulunduğumuz dönem itibariyle artık altın çağ başlangıcının içinde olmasıdır. Gerek, maddi dünyada teknolojide yaşanan ilerleme ve sanal dünya ile tanışmamız, gerekse ruhsal dünyamızda yaşadıklarımızın farkına varmamız ve kabullenmemiz bunun en önemli göstergesidir diyebiliriz.. 
 Nerede ise 300000 yıldan fazla, ilkel insandan bu günkü insan formuna dönüşmemiz binlerce yaşamı kapsadı. Sanırım, ruhun fiziksel bedende öğrenecek bir şeyi kalmayıp, süptil boyuta geçebilmesi için de çok zaman geçecek ve işte bugün yaşadıklarımız o sürecin tam da kendisidir. 
Ancak, zaman kavramının izafi olmasıyla birlikte, yine de bizim algımızla bu sürecin çok kısa bir süre olmayacağı da aşikardır.

Beden dışı deneyim, (OBE, Out of Body Exprience) literatürde "Astral seyahat", "Astral Projeksiyon", "Şuur Projeksiyonu", "Lüsid Rüya" olarak da adlandırılabilir. Bizim kültürümüzde de bulunan, "Tayyi Mekan" yani mekanı aşarak bir anda farklı yerlerde görülebilmek denen şey de, aslında bütün bu saydığımız kavramların bir başka ifadesidir.

Peki, Beden Dışı Deneyim nedir?
Beden dışı deneyim insan denen varlığın ruh ve beden ilişkisini en iyi açıklayan ve gösteren bir olgudur. Aslında, hepimizin gerçekleştirebileceği, hatta yaşadığı bir şeydir.

Öncelikle, beden dışı deneyimi daha iyi açıklayabilmek adına, ruh ve beden ilişkisini hatırlayalım.
Dünya aleminde bulunmamızın yegane sebebi ruhun tekamül edebilmesi ve bunu gerçekleştirebilmek için yaşam denen süreçte ruhun bedeni ve maddeyi kullanması olarak açıklayabiliriz.
(Bu konuda dualite ve tekamül başlıklı yazılarımda detaylı açıklamalar yapmıştım. Bu açıklamalara kısa bir atıf yapacak olursak; aslında gördüğümüz ve göremediğimiz her şeyin bir enerji olduğu ve enerjinin farklı formlarında bulunduğunu,ruhun da tekamülü için bir beden seçip, o bedende seçtiği yaşam senaryosunu canlandırmak için bedeni ve çevresindeki tüm maddeleri kullandığını anlatmaya çalışmıştım)

Demek ki, beden ve ruh aslında bir gibi görülen ama gerçekte tamamen farklı şeylerdir.
Ruh bedende belirlenmiş bir dönem için, sanki bir misafir gibi bulunan, tekamülü yolunda yaşamak istediği tüm hareketler ve deneyimleri için onu kullanan ve sonunda vakti geldiğinde yani yaşam senaryosu bittiğinde, bedenden ayrılıp başka bir boyuta geçen bir enerji formudur.
Dolayısı ile bizlerin ölüm diye adlandırdığı şey sadece beden için geçerli ve ruhumuz başka bir boyuta geçip sonsuz diye tabir edeceğimiz zaman sürecinde evrimine devam ediyor.
Ancak, burada çok önemli bir nokta var; beden dışı denen deneyimi aslında bir çok kişi gerçek hayatta yaşıyor ama maalesef anlamlandıramıyor.
Özellikle uyku sırasında ve uykunun Rem bölümünde yaşadığımız ve deneyimlediğimiz bir şeydir, beden dışı deneyim. İşte bazı insanlar bunu nerede ise günlük yaşamın bir parçası olarak ve bilerek deneyimlemekte, yaşamlarının bir gerçeği ve parçası haline getirmektedirler.

Konuyu biraz daha açacak olursak;
Beden dışı deneyimde yapılan şey ruhumuzun yani bedene canlılık veren enerjimizin belli bir süre bedenden ayrılması ve sonrasında tekrar bedene bağlanmasıdır. Aslında bedenle ruh tamamen ayrılmamışlardır, zira ruhun bedenden tamamen ayrılması yukarıda söylediğim gibi ölüm dediğimiz hadisenin gerçekleşmesidir. 
Beden dışı deneyimde ruh bedene "Gümüş Kordon" diye tabir edilen bir enerji bağı ile bağlıdır.
Beden dışı deneyim yaşayan kişiler etrafındaki nesneleri görür, farklı mekanlara gidebilir. Varlığın bulunduğu durum itibariyle yani süptil bir halde olmasından dolayı bulunduğu ortamı değiştirmesi çok kolaydır.
Özetleyecek olursak Beden dışı deneyim, ruhun bulunduğu bedenden ayrılıp, bilinçli olarak gerçekleştirdiği seyahat ve deneyimdir.
Zaman ve mekan kavramı olmayan bu yolculuk sonucunda ruh bedene geri döner ve beden uyandığında konuda bilgisi olmayan kişiler, sanki normal bir rüya görmüş gibi uykularından uyanırlar.
Ancak, bizler için esas önemli olan kendi irademizle bunu gerçekleştirebilir olabilmemizdir. Bunun da yolu aslında çok basittir, tek yapacağımız şey biraz gayret sarf etmek ve pratik yapmaktan geçmektedir.

Bu konuda çalışmalar yapan bir çok yazar ve araştırmacı bulunmaktadır. Bunların en önemlisi Waldo Vieira'dır ki, kendisi bu deneyimleri 9 yaşından itibaren yaşamış birisidir. 2015 yılında vefat ettiğinde, arkasında yüzlerce makale,18 kitap yayınlamıştır. 63.000 den fazla bilinç ve beden dışı deneyim üzerine çalışması olup bu konuda dünyadaki en büyük kütüphanenin de sahibidir.

Tabii ki, bu konuda araştırma yapan sadece Vieira değildir, onun dışında bir çok araştırmacı ve bilim insanı da çalışmalar yapmıştır.

Bunlar arasında Nanci Trivellato, Wagner Alegretti, Robert Crookall, Hornell Hart, Susan Blackmore, Stephen LaBerge, Dr. John Palmer, Charls Tart gibi araştırmacı ve bilim insanlarını sayabiliriz. Bütün bu saydığım araştırmacılar dışında yüzlerce başka örnek vermek mümkündür. Kısaca söylemek gerekirse, 1970'lerden günümüze bu konuda çok ciddi bilimsel çalışmalar yapılmaktadır.

Yazının başlangıcında beden dışı deneyim için bir fenomen, bir olgu olduğunu söylemiştim. Felsefede fenomen somut, algılanabilir ve denenebilir olay ve nesne olarak tarif edilmektedir, yani fenomen; nesne, olay ya da sürecin nesnel gerçekliğini vurgulayan bir ifadedir. yani kişiye özgü olmayan, tamamen kanıtlanabilir yargılardır.

Dolayısı ile beden dışı deneyim denen şeyi bir hurafe gibi görmemek gerekir. Hayatın bir gerçeği, yaşanabilen ve tekrar edilebilen bir şeydir.
Maalesef bazı bilim insanları ve materyalist düşünceye sahip kişiler, bu konuya halen şüpheyle yaklaşmaktadır. Kanaatimce bu tamamen ön yargıdan kaynaklanmaktadır. 
Artık, böyle düşünen bilim insanlarının da düşüncelerini değiştirmesi gerekir. Varlığı bir çok kişi tarafından kabul görmüş, yaşamın bir gerçeği olan nesnel bir şeyi yok saymak yerine, bunun nasıl olduğu sorusuna cevap aramaları daha doğru olur kanaatindeyim.

Acaba beden dışı deneyim nasıl yaşanır, teknikleri nedir? gibi bir çok soru aklımıza gelmektedir.
Beden dışı deneyim yaşamanın en kolay yolu uyku sırasında yapılanıdır. Bu konuda tecrübe sahibi kişiler en azından bunun böyle olduğunu söylemektedirler.
Tabii ki, uyku dışında, meditasyon yoluyla veya rastgele yaşanan örnekler çoktur ama en azından uyku sırasında yaşanan tecrübe bir çoğumuz için olmuştur.
İşte gelecek yazımda beden dışı deneyim yaşadığımız Lüsid rüyalardan ve bunun dışında öğrenebileceğimiz bazı basit tekniklerle, beden dışı deneyimi nasıl yaşayabileceğimizi anlatmaya çalışacağım.