5 Şubat 2017 Pazar


3 BOYUTLU DÜNYAMIZ VE ÖTESİ

İlk 5 yazımda, ağırlıklı olarak 3 Boyutlu fiziksel dünyamızdan hareketle, ruhsal dünyamıza küçük dokunuşlar yapıp, ruhsal aleme giriş yapmaya çalıştım.

Düşünsel sistemimiz dışında, öğrendiğimiz bildiğimiz şeylerden farklı ve aklımıza müdahil olan, zaman zaman bizi yönlendiren, yöneten, iç ses dediğimiz olguyu anlamaya çalıştık.
Kimi zaman gönlümüzün sesi, kimi zaman içimizden gelen ses, kimi zaman yüreğimizin sesi dediğimiz olgunun ne olduğunu gördük.
Yunus Emre'nin yıllarca önce dillendirdiği ''Bir ben var benden içerü'' nün ne manaya geldiğini anlamaya çalıştık. Bir başka ifade ile fiziksel dünya ile ruhsal dünya arasındaki geçişi görmeye çalışıp, ruhsal dünyamızın penceresini araladık.

Peki, Aralamaya araladık ama bu pencereden görünen nedir?
Hangimiz bu ruhsal dünyanın farkında olabiliyor?
Farkında olanlar neyi, ne kadar görebiliyor?
Nasıl bir alemden bahsediyoruz?
Bu alemde neler var, 3 boyutlu dünyamıza benzer bir yer midir? gibi onlarca, yüzlerce soru hepimizin aklına geliyor.

Hele ki; konunun elle tutulur, gözle görülür olmaması, birçok konuda olduğu gibi bilimin bilimsel olarak açıklamaya yetersiz kaldığı bir ortamda, çok doğal olarak spekülasyona açık hale gelmesine sebep oluyor.



Gelin şimdi isterseniz bu sorulara birlikte cevap arayalım.
Hepimizin bildiği gibi, 3 boyutlu dünyamızda her şeyi 5 duyumuzla algılıyoruz. Görüyoruz, duyuyoruz, kokluyoruz, dokunuyoruz, işitiyoruz ve bütün bu verilerle fiziksel dünyayı 3 boyutlu olarak algılayıp, algılanan bu tablo içinde doğduğumuz günden itibaren kendimize bir yer yaratmaya çalışıyoruz. Tüm duygu ve düşünce sistemimiz beş duyumuzla algıladıklarımızla şekilleniyor.
Bunun neticesi olarak yaşam boyu aldığımız kararlar yaşadığımız süreç içinde 5 duyumuzla algıladıklarımızın sosyal, kültürel, coğrafi, din, dil gibi farklı kültürlerin de birleşerek değerlendirilmesi neticesinde tezahür ediyor.

Peki gördüğümüz ve bildiğimizi zannettiğimiz bu şekli ile acaba gerçek bu mudur? İşte, esas soru da burada.

Aslında hepimizin yaşamında fiziksel alemdeki değerlendirmelerimiz ön planda gibi görülmekle birlikte bilmediğimiz bir şeyler, bilmediğimiz birileri, sanki zaman zaman buna müdahil oluyormuş gibi hislere kapıldığımız da olmaktadır.

3 boyutlu dünya ile ilgili söyleyecek, anlatacak tabii ki çok şey var ama, sanırım esas konumuz olan ruhsal aleme geçiş için şimdilik fiziksel dünyamız için yeterli açıklamayı yaptık diye düşünüyorum.

İsterseniz artık yavaş yavaş, yaşadığımız veya farkında olduğumuz dünyanın biraz ötesine geçip, göremediğimiz, anlamadığımız ama hepimizin merak ettiği diğer alemleri anlamaya çalışalım.

Bahsettiğimiz dünya 3 boyutlu dünyamızla alakası olmayan bambaşka bir boyut.Bu boyutu anlayabilmek veya tasavvur edebilmek için sanırım hepimizin enerji, bedensel enerji, Quantum teorisi, Evrenin oluşumu, Zaman, Uzay zamanı gibi bazı temel bilgilere az da olsa sahip olmamız gerekmektedir.

İlerideki yazılarımda yeri geldikçe bu konularda daha açıklayıcı bilgiyi sizlerle paylaşacağım.
Evet, 3 boyutlu dünyanın ötesi... göremediğimiz, duyamadığımız, kısacası beş duyumuz ile algılayamadığımız bir şey olduğu için anlamlandıramadığımız bambaşka bir boyuttan bahsediyoruz.

Hatırlarsanız daha önceki yazılarda ''Big Bang'', ''Büyük Patlama''dan bahsetmiş ve sonsuz büyüklükteki tüm evrene yayılan çok küçük enerji parçacıklarının 14 milyar yıl gibi bir süreçte sağladığı gelişim veya evrimle bugün gördüğümüz algıladığımız yaşam seviyesine ulaştığımızı söylemiştik.
Mikro kozmostan, makro kozmosa nasıl bir süreçten geçildiğini görmüştük.
Bu gelişimin neticesinde insanların da dahil olduğu, bilinen tüm canlı, cansız diye tabir ettiğimiz yapılardan oluşan müthiş bir sistem ortaya çıktı. Biz hepimiz bu evrim ve sistemin içindeki enerji parçalarıyız. Algıladığımız, gördüğümüz her şey aslında hepsi birer enerji parçası, 3 boyutlu dünyamızda gördüğümüz ne varsa -biz insanlar da dahil olmak üzere- belli bir titreşim aralığında bulunduğu için görebiliyoruz.

İşte püf noktası tam da burası. Peki, bizim görüp algılayamadığımız bir enerji aralığı veya aralıkları mı var?
Varsa orası nedir veya nasıl bir yerdir?
Orada neler vardır?

Kısaca söylemek gerekirse, ruhsal alem veya ruhlar alemi diye tabir ettiğimiz alem, enerjinin bir başka varoluş hali de diyebiliriz.
Çok doğal olarak algılama aralığımız dışındaki titreşimleri görmemiz ve anlamamız mümkün olmuyor. Çünkü, fiziksel dünyaya gelme sebebimiz, içinde bulunduğumuz frekans aralığında veya bir başka ifadeyle titreşim aralığında olanları anlamak, yaşamak, deneyimlemek ve ruhsal seviyemizi geliştirmek.

Hepimiz 3 boyutlu dünyaya gelirken farklı bir titreşimden daha alçak bir titreşim aralığına geçerek fiziksel diye tabir ettiğimiz yaşama geçiyoruz. Bunun nasıl gerçekleştiğini de daha ilerideki yazılarda ruhlar alemi ile ilgili yapacağım açıklamalarda sizlerle paylaşacağım.

Ancak, bu konuya geçmeden önce diğer alemleri anlamamız, anlamlandırmamız gerekiyor. 
3 Boyutlu dünyamızın ötesinde neler var sorusuna çokça verilen bir örnekten yola çıkarak cevap vermeye çalışacağım.

Serinlemek için kullandığımız vantilatörler deki pervaneleri gözünüzün önüne getirin. İlk çalıştırdığınızda pervane kanatlarını yavaş döndüğü için görebilmekteyiz. Ama, ne zaman pervane hızlanmaya başlarsa işte o zaman kanatları göremeyiz, sanki var olan kanatlar yok, boşluğa bakıyormuş gibi bir hisse kapılırız.

5 duyumuzla görüp anlamlandıramadığımız şeyleri de en azından hissedebilmenin mümkün olduğunu, bunu nasıl yapabileceğimizi, aslında günümüzde bir çok kişinin bunu yapabildiğini ileride örnekleri ile paylaşacağız. 


Şimdi, başka bir örnekle farklı alemlerin nasıl olabileceğini veya olduğunu izah etmeye çalışacağım.
Sıkça verdiğim bir örnekten yola çıkarak TV veya Radyo yayınlarını burada dile getirebilirim.
Şöyle bir düşünelim;
Evde TV seyrediyorsunuz, bilmem hangi kanalda hangi yayın veya program. Örnek için şöyle diyelim; o program da bir eğlence programı olsun. Elinizde uzaktan kumanda, yayın kanalını değiştirip aynı anda başka bir kanala geçiyorsunuz. O da bir tartışma programı olsun, sonra başka bir kanal başka bir program.
Bu örneği onlarca, yüzlerce, binlercesi için yapabiliriz.
Aynı anda binlerce kanalda yayın yapılıyor ve hepsi de başka başka; o an için biz hangi kanalın frekansında isek o programı izliyoruz.
Peki, bu biz bir kanalı izlerken diğer kanalların olduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı?
Tabii ki, hayır.
İşte onun için bizim algıladığımız, gördüğümüz, bildiğimiz alemin dışında onlarca, yüzlerce belki de sayısını bilemediğimiz binlerce alem var. Bulunduğumuz enerji frekansında, yani 3 boyutlu dünyamızda gözle görülür, elle tutulur canlı ve cansız varlıkların bir arada olduğu bir fiziki dünyada yaşıyoruz. Aslında cansız diye tabir ettiğimiz maddeler de enerjiden oluşmaktadır. Bu konuyu ilerideki yazılarımızda ayrıca inceleyeceğiz.


Bu boyutta enerjimiz ete kemiğe bürünmüş; insan dışında diğer canlılar, cansız varlıklar, hava, su, yeraltı, yer üstü birçok maddenin olduğu, kısaca söylemek gerekirse maddesel bir alemdeyiz.


Sanırım bu açıklamadan sonra aklınıza şu soru geliyor;
Peki, bilemediğimiz göremediğimiz diğer alemlerde enerji parçacıkları nasıl tezahür ediyor?
Oradaki düzen, nizam nasıl çalışıyor?
Acaba, bir ''İlahi Düzen'' mi var?


Sorduğumuz soruların cevapları acaba ''İlahi Düzen'' dediğimiz bu kavramda mı saklı?