Spiritüel alem zorlu bir yolculuktur.
Spiritüel alemle ilgili daha derin bilgi sahibi olabilmemiz için;
Madde, Beden , Varlık, Bilinç, Şuur, Tekamül, Gelişim, Spatyom, Diğer alemler, Zaman ve Ruh kavramlarını iyi anlamamız, aralarındaki ilişki, benzerlik ve farklılıkları görebilmemiz gerekmektedir.
Her bilgide olduğu gibi, bilinmeyen ve yeni bir alanda ilerleme sağlamak istiyorsanız, önce o alandaki kavramları bilmeniz, ne olduğunu anlamanız ve bunların arasındaki ilişkiyi görmeniz gerekmektedir.
Özellikle, Türkçede yaşanan kavram kargaşası yanında, lisana tam olarak vakıf olamamak, kavramları anlamamızda büyük zorluklar yaratmaktadır.
Spiritüel aleme ait bir çok anlatım ve kavram yanında, tasavvuf ve kutsal kitapların dili yazılanların izahını zorlaştırmaktadır.
Dolayısı ile işi zorlaştıran şey sadece konunun bilinmemesi değil , aynı zamanda kullanılan kelime ve kavramların içerdiği manadır.
Bu sebeple yazılarımda olabildiğince buna dikkat edip, kavram kargaşası yaratmamaya çaba gösteriyorum. Ancak, şunu açıkça belirtmek gerekir ki, spiritüel alemde elle tutulur, gözle görülür manada bir şeyden bahsetmiyoruz.
Göremediğimiz, anlayamadığımız, bazıları için varlığı bile tartışma yaratan bir alandan, başka bir alemden bahsediyoruz. Durum böyle olunca, tarifler ve kavramların 5 duyu ile algılanamayan şeyler olması çok doğaldır.
Konuya yakın olmayıp, yeni ilgi duyanlar için bu konuları anlamak ve anlamlandırmak bir o kadar zor olmaktadır.
Aslında, bu noktada oluşan en önemli zorluklardan birisi de; tüm anlatılanların eldeki bilgi yanında bugüne kadar öğrendiklerimizle tartılıyor ve değerlendiriliyor olmasından kaynaklanıyor.
İngiliz teolog Charles Webster Leadbeater, bakın bu bahsettiğimi nasıl izah ediyor;
"En yaygın yanılgılardan biri, algıladıklarımızın sınırının aynı zamanda algı gücümüzün sınırı olarak düşünülmesidir".
İşte, bu alana ilgi duyuyorsak ve mevcut algılarımızla anlayamadığımız bir durumla karşı karşıya isek, algımızı genişletmek veya bir başka ifade ile algımızı açmak gerekmektedir.
Büyük din alimi Musa Carullah’ın da buna benzer muhteşem bir sözü var.
Şöyle diyor Carullah;
“Bazı insanlar kendi havsalalarını (Zihnin algılama gücü) büyüterek ilahi düzeni kavramak yerine, ilahi düzeni kendi küçük havsalalarına sığdırmak için küçülttüler.”
Halbuki, spritüel alem bambaşka bir alem…
Bu derin alemi anlamak için algılarımızı açmaya gayret etmeli, daha önce de belirttiğim gibi başka bir zaviyeden “Gönül Gözü” ile bakmayı öğrenmemiz gerekmektedir.
"Gönül Gözü" ile bakabilmek için yapılması gereken en önemli şey ise kendinizi aramak, iç dünyanızla yüzleşmektir.
Bunları yapmaya başladığınız ve bunu bir sistematik içinde yürüttüğünüz zaman aklımıza bir takım sorular gelecektir.
Bu boyuta neden geldim?
Amacım nedir?
Ne arıyorum?
Ne arıyorum?
Ne yapmak istiyorum?
İşte, bu ve buna benzer sorular ve bunlara verdiğiniz cevaplar, arayışlar sizi iç dünyanızla tanıştıracaktır. Bu sayede kendinizi daha iyi tanıyıp; neyi aradığınızı, ne istediğinizi, hatta en önemlisi aslında sizi gerçekten mutlu eden şeyi anlamaya başlayacaksınız.
Bunun akabinde varacağınız noktada, yaşamınızda şimdiye kadar yaptıklarınızın, sizin gerçekten istediğiniz şeyler olup olmadığını sorgulayacaksınız. Bu süreçte sezgileriniz gelişecek, algınız açılacak ve bir anda kendinizi bambaşka bir dünyada bulacaksınız.
Ne istediğinizi, neyi aradığınızı bildiğiniz bir dünyayı, iç dünyanızı, kısacası kendinizi bulacaksınız.
Bu süreç anlatıldığı kadar basit bir süreç değildir. Zira, bu süreçte kendinizle kavga edecek, yüzleştiğiniz an kendinizden kaçmaya başlayacak, kabul etmeyecek, bu -ben miyim?- diyeceksiniz.
Fakat istekle, sabırla ve inanarak yola devam ettiğinizde zorlukları aşıp, mutlu sona ulaşacaksınız.
Tüm bu gelişime ruhen hazır olmak, değişimi istemek, aramak gerekmektedir. Yazımın başında da belirttiğim üzere, her konuda olduğu gibi, bir alanda ilerlemek istiyorsanız, önce o alanla ilgili kavramları bilmeniz ve akabinde adım, adım mesafe kat ederek bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. Daha fazla bilgi basamak, basamak sizin o konuda daha üst seviyeye çıkmanıza yardım edecek, ruhsal dünyanızı geliştirmenize yardımcı olacaktır.
İşte bu, döner basamaklı merdiveni ağır, ağır çıkıp çevrenizde olup biteni anlamak, büyük resme yukarıdan bakabilmenin ilk adımlarıdır.
Bir örnek verecek olursak, sayıları bilmeden 4 işlemi, 4 işlemi bilmeden matematik, matematik bilmeden geometri, cebir, logaritma, tanjant, trigonometri, kısacası yüksek matematik bilimine vakıf olabilir misiniz? Bunları bilmeden mekanik, kimyasal hesaplarını anlayabilir, izah edebilir, yapabilir misiniz?
Dolayısı ile spiritüel alem de aynı bu şekilde kavramları öğrenerek adım, adım kazanılan mesafe ile ulaşılabilecek, anlaşılabilecek bir alandır.
Peki, bu konuda ilk yapılması gereken nedir?
Bununla ilgili olarak daha önceki “Ben kimim?” ve “Kendimizi tanımak” yazılarımda da bahsedildiği üzere, önce bunu istemek gerekmektedir. Bir şeyi istemek için de önce buna inanmanız gerekir, kalben inanmadığınız bir şeye ulaşmanız mümkün değildir.
Şöyle bir örnek verelim;
Diyelim ki, bir yere gideceğiniz söyleniyor ve seçenekler aşağıdaki gibi;
İşte, bu ve buna benzer sorular ve bunlara verdiğiniz cevaplar, arayışlar sizi iç dünyanızla tanıştıracaktır. Bu sayede kendinizi daha iyi tanıyıp; neyi aradığınızı, ne istediğinizi, hatta en önemlisi aslında sizi gerçekten mutlu eden şeyi anlamaya başlayacaksınız.
Bunun akabinde varacağınız noktada, yaşamınızda şimdiye kadar yaptıklarınızın, sizin gerçekten istediğiniz şeyler olup olmadığını sorgulayacaksınız. Bu süreçte sezgileriniz gelişecek, algınız açılacak ve bir anda kendinizi bambaşka bir dünyada bulacaksınız.
Ne istediğinizi, neyi aradığınızı bildiğiniz bir dünyayı, iç dünyanızı, kısacası kendinizi bulacaksınız.
Bu süreç anlatıldığı kadar basit bir süreç değildir. Zira, bu süreçte kendinizle kavga edecek, yüzleştiğiniz an kendinizden kaçmaya başlayacak, kabul etmeyecek, bu -ben miyim?- diyeceksiniz.
Fakat istekle, sabırla ve inanarak yola devam ettiğinizde zorlukları aşıp, mutlu sona ulaşacaksınız.
Tüm bu gelişime ruhen hazır olmak, değişimi istemek, aramak gerekmektedir. Yazımın başında da belirttiğim üzere, her konuda olduğu gibi, bir alanda ilerlemek istiyorsanız, önce o alanla ilgili kavramları bilmeniz ve akabinde adım, adım mesafe kat ederek bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. Daha fazla bilgi basamak, basamak sizin o konuda daha üst seviyeye çıkmanıza yardım edecek, ruhsal dünyanızı geliştirmenize yardımcı olacaktır.
İşte bu, döner basamaklı merdiveni ağır, ağır çıkıp çevrenizde olup biteni anlamak, büyük resme yukarıdan bakabilmenin ilk adımlarıdır.
Bir örnek verecek olursak, sayıları bilmeden 4 işlemi, 4 işlemi bilmeden matematik, matematik bilmeden geometri, cebir, logaritma, tanjant, trigonometri, kısacası yüksek matematik bilimine vakıf olabilir misiniz? Bunları bilmeden mekanik, kimyasal hesaplarını anlayabilir, izah edebilir, yapabilir misiniz?
Dolayısı ile spiritüel alem de aynı bu şekilde kavramları öğrenerek adım, adım kazanılan mesafe ile ulaşılabilecek, anlaşılabilecek bir alandır.
Peki, bu konuda ilk yapılması gereken nedir?
Bununla ilgili olarak daha önceki “Ben kimim?” ve “Kendimizi tanımak” yazılarımda da bahsedildiği üzere, önce bunu istemek gerekmektedir. Bir şeyi istemek için de önce buna inanmanız gerekir, kalben inanmadığınız bir şeye ulaşmanız mümkün değildir.
Şöyle bir örnek verelim;
Diyelim ki, bir yere gideceğiniz söyleniyor ve seçenekler aşağıdaki gibi;
a- Size bir yerden bahsediliyor ama ne adres var, ne de başka bir şey.
b- Elinizde yazılı bir adres var ama hiç bilmediğiniz bir yerde, bilmediğiniz bir coğrafyada.
c- Elinizde bildiğiniz bir yerin hem adresi, hem de haritası var.
İnanan birisi için "C "şıkkı, daha en başta sanki yola çıkan birisinin harita kullanarak bir adrese gitmesine benzer.
Eğer, yapacağınız işe inancınız yoksa; adresi , yolu izi belli olmayan bir yere gitmeye çalışmaktan bir farkı yoktur
İşte aradığınız şey için önceden inanmış olmak, sanki gideceğiniz yerin adresini bilmek gibidir, en azından bir adrese sahip olmanız ve gideceğiniz yere daha zahmetsiz ve çabuk ulaşmanız demektir.
Zamanla yapacağınız çalışma ve harcayacağınız çaba ile adresin detaylarına ulaşacak, gideceğiniz yeri görüp ne aradığınızı öğrenmiş olacak, istediğiniz zaman ulaşılacak bir nokta haline getirebileceksiniz.
İkinci olarak yapmanız gereken şey istemektir.
İşinizi kolaylaştırmak için size bir ipucu vereceğim.
Aslında hepimizin bildiği fakat pratik hayatımızda sistemli ve bilinçli olarak kullanmadığımız bir ipucu.
Bir şeyi istemeden önce hayal edin ve en ince teferruatına kadar detaylandırın. Beyninizde hayal ettiğiniz, düşündüğünüz şeyi ne kadar detaylı düşünürseniz, ulaşıp elde etme şansınız o kadar yüksek olur.
b- Elinizde yazılı bir adres var ama hiç bilmediğiniz bir yerde, bilmediğiniz bir coğrafyada.
c- Elinizde bildiğiniz bir yerin hem adresi, hem de haritası var.
İnanan birisi için "C "şıkkı, daha en başta sanki yola çıkan birisinin harita kullanarak bir adrese gitmesine benzer.
Eğer, yapacağınız işe inancınız yoksa; adresi , yolu izi belli olmayan bir yere gitmeye çalışmaktan bir farkı yoktur
İşte aradığınız şey için önceden inanmış olmak, sanki gideceğiniz yerin adresini bilmek gibidir, en azından bir adrese sahip olmanız ve gideceğiniz yere daha zahmetsiz ve çabuk ulaşmanız demektir.
Zamanla yapacağınız çalışma ve harcayacağınız çaba ile adresin detaylarına ulaşacak, gideceğiniz yeri görüp ne aradığınızı öğrenmiş olacak, istediğiniz zaman ulaşılacak bir nokta haline getirebileceksiniz.
İkinci olarak yapmanız gereken şey istemektir.
İşinizi kolaylaştırmak için size bir ipucu vereceğim.
Aslında hepimizin bildiği fakat pratik hayatımızda sistemli ve bilinçli olarak kullanmadığımız bir ipucu.
Bir şeyi istemeden önce hayal edin ve en ince teferruatına kadar detaylandırın. Beyninizde hayal ettiğiniz, düşündüğünüz şeyi ne kadar detaylı düşünürseniz, ulaşıp elde etme şansınız o kadar yüksek olur.
Şunu unutmayın ki, insanlık tarihi boyunca, insanlığın maddi ve manevi dünyada geldiği her nokta önce hayal edilmiş, sonrasında hayata geçmiştir. Yapılmış birçok icat, keşif ve maddi dünyada insanlığın kullanımına sunulan tüm ileri teknoloji ürünler, fikirler hep bu düşünce ve hayalin neticesi değil midir?
Bugün maddi dünyada yaşadığımız birçok şey, bundan yıllar önce düşünmek bile mümkün değilken zaman içinde hayal edildi, dillerde dolaştı ve sonrasında hayatımıza girdi.
Farz edelim ki, bir araba almak istiyorsunuz. Kapatın gözlerinizi ve düşünün, nasıl bir arabaya sahip olmak istiyorsunuz? Tüm detayları ile düşünün, eğer hayal ettiğiniz şeyi düşünce sistematiği içinde, beyninizde tam olarak detaylandırmazsanız gerçekleşme şansı son derece düşük olur.
Halbuki ne istediğinizi tam olarak bilir, detaylandırır ve tarif ederseniz istediğinize ulaşmanız o derece kolay olur.
Aradığınız, istediğiniz şeylerde çelişki yaşamamalısınız. Sakın bunu yapmayın, tereddüt etmeyin, kararsız kalmayın. İstediğiniz şeyi net olarak bilmeli, kendinize ifade etmelisiniz.
Bunun için az önce de söylediğim gibi, bilmeniz gereken ne istediğinizi tam olarak bilmektir. Düşünün, daha siz kendiniz ne istediğinizi tam olarak bilmez, isteğinizde çelişkiler yaşar ve onu tarif edemezseniz, neyin gerçekleşmesini bekliyorsunuz ki?
İşte özet olarak, spritüel alemde yol alırken iç dünyamızı iyi tanımamız, onu bulmak için çaba harcamamız gerekmektedir.
Sizi temin ederim, eğer iç dünyanıza dokunma şansını bulursanız, iç huzuru da beraberinde bulup, çok daha mutlu ve huzurlu bir hayat süreceksiniz. Daha önce sizi rahatsız eden bir çok kişi, davranış, olay ve yaşadığınız benzer şeyler artık çok basit gelmeye başlayacak. Bütün bu zorluklar hayat yolunuzda büyük engeller olmaktan çıkıp, önemsiz, sizi rahatsız etmeyen küçük çakıl taşlarına dönecektir.
İşte bunu becerebilir ve keyfine varabilirseniz, aslında yaşamı bir noktadan kontrol etmeye başlayacaksınız. Onun için arama yolculuğuna kendinizden başlayın. Sorun kendinize; düşünen, ben diyen, sizi siz yapan şeylerin ne olduğunu araştırın.
Duygularınızın; sevinç, hüzün, kaygı, kıskançlık, nefretin kaynağını bulun. Eğer, dikkatlice araştırır ve düşünürseniz, bunların hepsini kendi içinizde, kendinizde bulacaksınız.
Tıpkı Yunus'un dediği gibi keşfedilmeyi bekleyen;
"Bir ben vardır, benden içerü" ....
Bunun için az önce de söylediğim gibi, bilmeniz gereken ne istediğinizi tam olarak bilmektir. Düşünün, daha siz kendiniz ne istediğinizi tam olarak bilmez, isteğinizde çelişkiler yaşar ve onu tarif edemezseniz, neyin gerçekleşmesini bekliyorsunuz ki?
İşte özet olarak, spritüel alemde yol alırken iç dünyamızı iyi tanımamız, onu bulmak için çaba harcamamız gerekmektedir.
Sizi temin ederim, eğer iç dünyanıza dokunma şansını bulursanız, iç huzuru da beraberinde bulup, çok daha mutlu ve huzurlu bir hayat süreceksiniz. Daha önce sizi rahatsız eden bir çok kişi, davranış, olay ve yaşadığınız benzer şeyler artık çok basit gelmeye başlayacak. Bütün bu zorluklar hayat yolunuzda büyük engeller olmaktan çıkıp, önemsiz, sizi rahatsız etmeyen küçük çakıl taşlarına dönecektir.
İşte bunu becerebilir ve keyfine varabilirseniz, aslında yaşamı bir noktadan kontrol etmeye başlayacaksınız. Onun için arama yolculuğuna kendinizden başlayın. Sorun kendinize; düşünen, ben diyen, sizi siz yapan şeylerin ne olduğunu araştırın.
Duygularınızın; sevinç, hüzün, kaygı, kıskançlık, nefretin kaynağını bulun. Eğer, dikkatlice araştırır ve düşünürseniz, bunların hepsini kendi içinizde, kendinizde bulacaksınız.
Tıpkı Yunus'un dediği gibi keşfedilmeyi bekleyen;
"Bir ben vardır, benden içerü" ....