27 Mayıs 2017 Cumartesi

ASLINDA BİR ENERJİYİZ ....

İnsan denen varlık, büyük patlama (Big Bang) ile yaklaşık 14 milyar yıl önce ortaya çıkan, çok minik enerji zerreciklerinin bu süreçte geçirdiği büyük evrim ile bugünki haline gelmiştir.

Bu evrimin gerçekleşmesinde rol alan;
Büyük Patlama, Alemler, Spritüel Alem, Ruh, Ruhun tekamülü, Dualite, Bilinç, Bilinç altı, Kader, Nefs, Vicdan, Süptil, Spatyom gibi benzer birçok kavramı daha önceki yazılarımda açıklamaya çalışmıştım.

Enerji konusuna dönecek olursak;
Hepimiz, çevremizde gördüğümüz, canlı veya cansız dediğimiz her şey, aslında bir enerji. Dolayısı ile yaşadığımız dünya bir enerji yumağından ibaret.

3 boyutlu dünyada bizleri canlı kılan, taşıdığımız ruh ve bedenin bir enerji alanı vardır.
Maddi dünyamızda, her canlı aslında kendi enerjisi ve enerji alanı ile var olmakla birlikte, diğer canlıların enerji ve enerji alanları ile doğrudan veya dolaylı olarak iletişim ve etkileşim altındadır.

İşte, en önemli nokta da burada başlamaktadır.

Zira, başka varlıkların enerji alanı ile etkileşime ve iletişime geçtiğimizde, ister istemez farklı enerjilerin etkisi altında kalabildiğimiz gibi, biz de diğer varlıkların enerji alanlarını etkileriz.

Peki, nedir bu enerji alanı?
Modern tıbbın henüz tanımakta zorlandığı, ancak teknolojinin Kirlian fotoğrafçılığı ile bugün bizlere sunduğu imkanla, enerji alanımızın fotoğrafını çekebilmekteyiz.

Kısaca enerji, gözle görülür bedenimizin etrafını saran ve Aura diye tarif edilen alandır.

Az bir pratikle, aslında herkes Aura dediğimiz enerji alanını gözlemleyebilir. (Bu konuyu ilerideki bahislerde detaylı şekilde anlatmaya çalışacağım)

Enerji bedenimizin de aynen fiziksel bedenimiz gibi belli çalışma prensipleri vardır. Ruhumuz, bedenimiz ve düşünce sistemimiz ile enerji bedenimiz bir bütündür ve bunlardan ayrı düşünülmesi mümkün değildir.

Ruhumuzun Tekamül serüveninde irtibatta olduğu maddi alemdeki aracı, fiziki bedenimizdir. Duygu, düşünce ve ruhsal tezahürlerin yansıması fiziki bedenle olmaktadır. 



Ruhsal dünyamızda yaşayacağımız en ufak karmaşa ve olumsuzluk doğrudan bağlı olduğu fiziksel bedeni ve davranışları etkiler. 
Bu da birçok rahatsızlıklara sebep olur ki, bunlar fiziksel olduğu gibi ruhsal da olabilir. 
Ancak, fiziksel bedende oluşan rahatsızlıklar ortaya çıkmadan önce enerji bedeninde tespit edilebilir ve bugün tıp bu konuda çok ciddi mesafe kat etmiştir. 

Tıpkı enerji alanının resmini çeken Kirlian tekniğinde olduğu gibi NLS, Non Lineer System (Kuantum Entropisi) de tüm organların ve dokuların, hatta DNA ve kromozonların yapısına kadar negatif veya pozitif enerjilerini görmekte, bunların eksik veya fazla olması sonucunda doğacak fiziksel rahatsızlıkları çok önceden tespit edebilmektedir. 

Aslında enerji bedeninde oluşan dengesizlik ve akışındaki bozukluk, fiziksel rahatsızlığın ana kaynağını oluşturmaktadır.

Bugün modern tıp ağırlıklı olarak fiziksel beden rahatsızlıkları ile ilgilenmektedir. Ancak, enerji bedeni alanına biraz şüpheyle bakıp uzak durmaktadırlar. 

Bana göre bu çok büyük bir hatadır, Zira bugün tamamlayıcı tıp veya alternatif tıp diye tanımlanan, hatta küçümsenerek bakılan; Reiki, NLS, Akupunktur, Yoga, Homeopati, Tai-chi, healing, Meditasyon, Dua, temel olarak enerji bedenini tedavi eden yöntemlerdir ve hızla yaygınlaşmaktadır.

Bu metodlar ile amaçlanan, enerji beden seviyesinde tıkanmış olan, enerji akışına engel olan noktaları açmak ve enerji akışını normal hale getirmektir.

Eğer enerji bedenimiz düzelir ve dengeyi bulursa, beden normal haline döner ve rahatsızlık ortadan kalkar.

Biz insanlar doğadaki en karmaşık ve muhteşem yapıya sahip varlıklarız. 
Doğduğumuz andan itibaren, milyarlarca yıl öncesinden, geçirdiğimiz evrimle genlerimize kodlanmış neslini sürdürme, yenileme, tedavi edebilme yeteneklerine sahip bulunmaktayız. 
Ancak, yaşamımız süresince karşılaştığımız olumsuzluklar hücrelerimizin dengesini bozduğundan kendi kendini düzeltemez hale gelmekteyiz.

Enerji alanımızı temiz ve yüksek seviyede tutmak için; öncelikle iyi beslenmek, egzersiz yapmak, düşünsel ve duygusal olarak pozitif olmak gerekmektedir.

Yanımızda bulunan kişiler de dahil olmak üzere çevremiz enerji alanımızı etkiler. Bugün hepimizin dilinde olan "Senden elektrik alamadım, enerji alamadım veya aldım gibi söylemlerin altında yatan tam da budur.

Algıları açmak demek, gözle göremediğimiz ama kendi aralarında haberleşen enerji alanlarını okumak, anlamlandırmak, hissetmektir ve buna günlük dilde 6. his deriz..

Bazı insanlar bizim pozitif enerji alanımızı istismar eder, bir enerji emicisi gibi pozitif enerjimizi emer, tüketir.
Bazen çok mutlu iken bir anda ters düz olmamız tam da budur. Yanımızda bulunan, yan evde veya odada olan birisi negatif enerji taşıyan birisi olabileceği gibi, buna sebep bir mekan da olabilir. 

Bunun için yapılması gereken basit enerji kalkanı yaratma yöntemleri vardır. Eğer, gerekli egzersizleri yapar, algılarımızı açarsak negatif enerji taşıyan herkesi kendimizden uzak tutar, en azından eğer uzak tutamıyorsak bile kendimizi korumayı becerebiliriz. Kısacası, çevremize öreceğimiz bir kalkan ile, bir enerji kalkanı ile bunu sağlayabiliriz.

Burada bir noktayı paylaşmak isterim. Bizi negatif etkiliyen sadece çevremizde bulunan gözle görülen varlıklar değil, aynı zamanda gözle görülmeyen varlıklarda olabilir ki, bunlar spatyom alemindeki henüz gerçek ölüm dediğimiz ölümü gerçekleştirememiş, halen beden de olmasalarda kendilerini dünyada varsayan ruhlardır. 
Bunlar spatyom alemindedirler ve halk arasında bu tür insanlar öldüğünde "Gözü açık gitti"deriz
(Bu konuyu da ileride detaylı şekilde açıklamaya çalışacağım)

Eğer çevremizde pozitif alan oluşturamazsak, karamsar bir ruh haline dönüşürüz ve karamsar alan çevremizdeki benzer ruhlar ile iletişime geçerek ruh halimizi daha da karamsar hale getirir. 

Şunu unutmamak gerekir ki, olumsuz düşünceyi ve dolayısı ile enerjiyi çoğunlukla bizler, kendimiz üretiriz.

Tüm iyi şeyleri ve pozitif enerjiyi çekmek için fiziksel bedenimiz ve enerji kanallarımızın, kısacası Aura’mızın iyi bir alıcı olması gerekir. 

Peki bu yalnız başına yeterli midir? 
Hayır, ayrıca algılarımızı açarak bulunduğumuz çevreyi ve birlikte olduğumuz kişilerin içinde negatif olanlar için seçici olmayı da öğrenmeliyiz.

Özetleyecek olursak, yanında kendinizi iyi hissetmediğiniz, kişilere ve huzursuz olduğunuz ortamlara dikkat edin.
Bu yerler ve kişiler bazen çok yakınlarınız ve hatta yaşamınızın çok önemli bir bölümünü geçirdiğiniz mekanlar olabilir.