16 Temmuz 2017 Pazar

ZAMANI ANLAMAK .......

Spritüel alemde zaman kavramı çok önemli bir kavramdır ve bu aleme ilgi duyuyorsak, konuyla ilgili daha derin bilgi sahibi olmak için çaba sarf etmemiz gerekir.
Bu çaba bizlerin spritüel alemi anlamasına ve kavramasına daha iyi yardımcı olacaktır.

Son yazımda dünya zamanı, uzay zamanı, zamanın izafi olduğu gibi kavramlar hakkında bazı bilgileri sizlerle paylaşmış ve içinde bulunduğumuz evrenin dışında, zaman algısının nasıl olduğu konusunu bu yazımda işleyeceğimi yazmıştım.
Dolayısı ile bugünki yazımın konusu "Zamanı anlamak"...

Önceki yazımdan hatırlanacağı üzere, içinde yaşadığımız boyuttaki zaman algısı ile, bu alem dışındaki zaman algıları çok farklıdır.
Bunun sonucu olarak bizim algıladığımız dünya zamanı ile, spritüel alemdeki zaman kavramını birbirleri ile mukayese etmek mümkün değildir. Bunun neden böyle olduğunu örnekleri ile ifade etmeye çalışacağım.

Biz insanlar için anlaşılabilir 3 farklı zaman kavramından bahsedebiliriz:
Bunlardan birincisi, Dünya zamanı veya yüzeysel zaman dediğimiz, bizlerin yaşamlarımızda algıladığımız zaman kavramı, ikincisi, Asıl (Asli) veya ana zaman kavramı ve üçüncüsü ise Küresel zaman kavramıdır.

Gerek asıl, gerek küresel zaman kavramı diğer alemler için geçerli kavramlar olup, algıladığımız dünya zaman kavramından tamamen farklıdır.
İsterseniz şimdi bu kavramlar arasındaki farklılıkların neler olduğuna göz atalım ve özellikle dünya zamanını spritüel alem zaman algısı ile beraber inceleyelim.

Aslında, bu farkın en kısa ve öz tarifini Kuran'da buluyoruz. Kuran'da bahsedildiği şekli ile ruhsal boyutta (Diğer alemler) 1 saniyelik süreye, dünyada saatler, yıllar, asırlar sürecek işleri sığdırabiliriz.
Bunun en canlı örneğini farkında olmadan rüyalarımızda da yaşamaktayız.
Rüya başlıklı yazımda bahsettiğim gibi, rüyada yaşadıklarımız bir yerde süptil boyutta yaşadığımız ortama benzer olup, zaman kavramını en iyi test imkanı bulduğumuz bir ortamdır.

Bu alemde hepimiz istisnasız rüya görmekte ve bunu bizzat yaşamaktayız. Ancak, bunun farkına varan çok fazla kişi yoktur. Çoğumuz irdelemez, düşünmez, sadece rüya gördük der, geçeriz.. (Bu yazıdan sonra rüyalarınıza daha dikkatle yaklaşıp, bizzat bu durumu kendi yaşamınızda da gözlemleyerek farkına varabilirsiniz).

Zaman konusunda eğer farklı bir bakış açısı elde etmez, bildiğimiz, alıştığımız ve algıladığımız tarz dışında tahayyül gücümüzü kullanmazsak bu konuda bir idrak içinde olamayız.

Burada sizlerle bir konuyu açıkça paylaşmak isterim. Dünya zamanını anlatırken söylemek istediğim veya anlatmaya çalıştığım şey dünya zamanı dediğimiz zaman kavramını basitleştirmez.
Diğer zaman kavramları karşısında bu bir eksikliği veya yanlışlığı da göstermez.
Dünya zamanı veya bizim algıladığımız zaman kavramı, bizim için olmazsa olmazlardandır ve mükemmel işleyen bir sistemdir. Dolayısı ile, dünya zamanı dediğimiz algılama, yaşadığımız maddi yaşam, bu yaşamda tabi olduğumuz imtihan, ruhumuzun gelişimi için bir gerekliliktir.

Dünya zamanı ve Spritüel alemde zaman kavramını aşağıdaki örnekle daha iyi gösterebiliriz:
Dünya zamanı dediğimiz kavramı 4 işlemli aritmetik'e benzetirsek, spritüel alemde zamanı cebir'e benzetebiliriz. Aritmetik malum 4 işleme dayanan anlatması ve anlaması basit bir sistemdir.
Ancak, cebir aritmetiğe göre sayılar yanında harflerin de kullanıldığı, farklı çalışan ve kendi sistemi içinde sonuca ulaşan daha karmaşık bir sistemdir.
Bizim aritmetik işlemlerini bilip, cebir den anlamamış olmamız cebir'in varlığını ortadan kaldırmaz. Peki, bu örnekten yola çıkarak aritmetik bilen bir kişi nasıl basit bir takım şeyleri çözebiliyorsa, cebir bilgisine sahip kişilerin algıladıkları şeyler ve çözdükleri problemler daha karmaşık ve farklı olacaktır. Dolayısı ile, bunu algılayabilenler için yaşama başka bir pencereden bakış şansı olacaktır.

Belki aklınıza şöyle bir soru geliyor olabilir, bu bilgiye sahip olmak bize ne kazandıracak?

Zaman kavramının farklı boyutlarda nasıl tezahür ettiğini anladığımızda, ruhlar alemindeki bilinmez bir çok kavram bilincimizde biraz daha şekillenecek, diğer alemlerin nasıl bir sistemle çalıştığını anlama yolunda bir adım daha atmış olacağız.
Kısaca söyleyecek olursak, algılarımız açılacak, buradan hareketle geçmiş yaşamlarımızı hatırlamak, evrende bulunma ve bu dünyaya geliş sebebimizi bulup çıkarma şansımız olacak.

Bu konuda algılarımızın açılmasını da, bugünki yaşamımızın amacını ve hedefini daha iyi kavramak, belki de bilinmeyen alemde nelerle karşılaşacağımız konusunda bir ön bilgilendirme olarak da görebiliriz.

Tüm insanların içinde, doğuştan bilinmeyene karşı hep bir merak ve aynı zamanda da bir korku vardır. Ancak, zaman içerisinde bu bilgiye sahip olduğumuzda, az veya çok neler olduğu veya olabileceği konusunda bir fikir sahibi olur, korkularımızdan kurtulup daha rahat, daha huzurlu ve mutlu bir hayat sürme, güncel yaşamımızı daha iyi organize etme imkanına kavuşuruz.

Bu bilgiye sahip olmak bizlerin bu alemdeki yaşamlarını kolaylaştırdığı gibi, diğer alemlerde de daha huzurlu bir ruh haline kavuşabilmenin ip uçlarını verecektir.
Bu bilginin araştırılması veya öğrenilmesi bizler için kesinlikle yasaklı bir alan değildir. Bu bilginin çok önemli bir kısmı zaten bizim bilinçaltı dediğimiz alanda kayıtlı bilgi olup, biz sadece o bilgiye nasıl ulaşılabileceğimizi bilmiyoruz.
Dile getirmek istediğim şeyi özetle söylemek gerekirse, zaman idrakimizin gelişip açılması ile birlikte, diğer alemleri idrak etmek, bizler için daha kolay ve anlaşılır olacaktır.
Dünya zamanı dediğimiz kavramda şurada başladı, şurada bitti gibi bir takım kalıplara bağlı değerlendirmeler vardır.

Diğer alemlerde bu durum insanların düşündüğü değerlendirmeler ile gerçekleşmez. Diğer alemlerde farklı idrakler ile başka manalar içerir. İşte onun için diğer alemleri anlamak ve anlamlandırmak daha zordur.
Hepimizin bildiği gibi olaylara dünya zamanı ile baktığımızda her olayın bir geçmişi, yaşadığı şimdiki an ve geleceği vardır. Bunun dünya zamanı için bir gereklilik olduğunu yukarıda söylemiştim. Yani, dünya zamanında olaylar bir tek yönde sıra takip ederek ilerler. Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır.

Ancak, işe diğer alemler boyutu ile baktığımızda bambaşka bir durumla karşılaşırız. Bu karşılaştığımız tabloda en önemli fark olayların sıralı olmamasıdır. Bu zaman anlayışında sonsuz yöne yönelmiş yaşanmış, yaşanan ve yaşanacak olanlar arasında bir sıralamanın olmadığı, bütün bu kavramların aynı ortamda ve aynı anda ulaşılabilir olduğu bir durumdan bahsediyoruz. Yani, geçmiş, şimdi ve gelecek aynı anda, hepsinin elimizin altında olduğu, hepsine ulaşabildiğimiz, sıralamanın olmadığı bir durum.
Konuyu biraz daha açabilmek ve anlamlandırabilmek için yapmamız gereken en önemli şey alışkın olduğumuz format dışında hayal gücümüzü kullanarak bunun nasıl olacağını düşünmek ve anlamaya gayret etmemiz, sezgilerimizi kullanmamız ve ısrarla bunu sürdürmemiz gerekir.
                             
Şimdi de isterseniz ruhsal alemle ilgili “İlahi Nizam ve Kainat” kitabının yazarı Bedri Ruhselman ve benzer birçok yazar ve düşünürün açıklamalarından yola çıkarak, yukarıda ki çizimden hareketle durumu biraz daha anlaşılır hale getirmeye gayret edelim.

Çizimde görüldüğü gibi aşağıdan yukarı çıkan kalın bir hattımız var ve koyu renkte gösterilen bu hat asıl zaman veya ana zaman dediğimiz kavramdır. Bu dikey hattın herhangi bir noktasında yatayda kendi etrafında dönen daireler canlandırın. İşte bu helezonun sayısı ve boyu bizim yaşadığımız veya algıladığımız zamanı göstersin.
Dikkat ederseniz yukarıdan aşağıya veya aşağıdan yukarıya bir hareket mevzu bahis değil. Sadece yatayda ve kendi etrafında dönen bir helezon. Bu helezon kendi düzleminde uzun veya kısa olabilir ki bu insan hayatını gösterir.
Ancak, dikkat ederseniz ana zaman çizgisi (Asıl zaman) üzerinde hiçbir hareketi yoktur. Burada dikkat etmemiz gereken ve algılamaya çalışmamız gereken noktada budur. 
Kuran da zaman algısı için bahsi geçen sözü hatırlatmak isterim.
Mealen ne diyor Kuran?
"Sizin için yıllar süren zaman bizim için bir andır"

İşte şimdi çizime bakarak bahsi geçen durumu anlamaya çalışalım. Ana zaman çizgisi üzerinde hiçbir hareket yok, hiçbir ilerleme yok. Bizim dünya hayatı dediğimiz şey o çizgi üzerinde bir nokta ve o noktanın etrafında dönüyor... Aslında bizim için ne kadar uzun veya kısa olursa olsun, ana zaman diliminde bir noktadan, bir andan fazla değil.

Bir başka örnekle açıklamayı sürdürelim.
Sonsuz sayıda katı olan yüksek bir bina düşünün ve hayal gücünüzü kullanın.... Bu bina bizim Ana zaman diye tarif ettiğimiz zaman olsun. Bizim yaşamımız ise bu binanın herhangi bir katında bulunan bir daire. Ne alt kata ne de üst kata gidebiliyoruz. Yaşamımız sadece bulunduğumuz kat içinde yaşadığımız, gördüğümüzden ibaret olsun.

Peki, şimdi şöyle düşünelim; belki bu şekli ile konu biraz daha anlaşılır olacaktır. 
Kendinizi bir daire içinde hapsedilmiş gibi düşünebilirsiniz, öyle bir daire ki, bu daireye bir kez girdiniz mi, yaşamınızın sonuna kadar burada kalıyorsunuz. İçinizde bir şüphe var, belki hissediyorsunuz başka daireler olabileceği yönünde ama maalesef görme şansınız yok.
Peki sorarım sizlere, bu durum binanın alt katı veya üst katını görmesek bile diğer dairelerin varlığını ortadan kaldırır mı?

Çizime tekrar dönecek olursak asıl zaman veya asli zaman çizgisine dik olarak "a" noktasından başlayıp muhtelif dönüşler yaparak ulaşılan bir "f" noktası var.
Bu iki nokta arasında kat edilen alan insan hayatını gösterir. "a" noktası yaşamın başlanıcı, yani doğumu, "f" noktası ise sonunu, yani ölüm anını gösterir.
Doğumdan ölüme kadar geçen yaşam süresinde belli evrelerden geçilmektedir. Şekilde görüldüğü gibi bu (a) noktası ile "f" noktasını birleştiren bir çizgi çizersek "a" noktasından başlayıp; "b, c, d" ve "e" noktalarından geçiyoruz.
Şekilde çok açık görüldüğü gibi bu noktaların her biri dairelerin akışı üzerinde birer parçayı belirliyor. Örnek olarak alırsak (a) ile (b) arasındaki parça, bundan daha geniş ikinci bir "b-c" parçası ve onu da üçüncü bir "c-d" parçası takip eder. 
Böylece son olarak (e-f) dairesine kadar daireler birbirinden daha büyük olarak birbirini takip eder. İşte bunların her biri yaşamdaki belli bir dönemi belirler. Bu dönemler açıkça görüldüğü gibi birbirini takip eder. Burada geçmiş dönem, içinde olduğumuz dönem ve gelecek dönem bulunur ve bu da tam olarak izah etmeye çalıştığım dünya zamanının bir gerekliliğidir.

Yaşamımızda düşünme, anlama ve kavrama gibi yetenekler "a-f" hattı gibi bütün yaşam süresince belli dönemlerde gelişir ve süregelir. 
Ancak, bütün yetenekler için böyle olmaz.
Örnek verecek olursak; çizimde görüldüğü gibi "a-j" dönemi için yaşamın 4 evresinde devam etmiş ve orada artık durmuştur. Fakat, "a - m" dönemini kapsayan gelişme sadece 3 dönem devam edebilmiştir. 

Çizime tekrar dönecek olursak, yaşamımızda bundan daha kısa süren gelişimlerde bulunmaktadır. Bu çizimden çıkaracağımız sonuç insan hayatında bazı gelişimler kısa dönem sürebildiği gibi, bazı gelişmeler yaşam boyunca sürmektedir.

Sonuç olarak, bütün bu anlatılanlardan çıkaracağımız netice, içinde yaşadığımız alem ile diğer alemlerdeki zaman algısının farklı olduğudur.
Gelecek haftaki yazımın konusu dünya zamanı dışındaki asıl zaman ve küresel zaman dediğim kavramlar olacak ve 3 farklı zaman algısı arasındaki farkı ifade etmeye çalışacağım.