25 Mart 2017 Cumartesi

BİLİNÇ, BİLİNÇ DIŞI ve BİLİNÇ ÖTESİ .....

Bu haftaki yazımda Spiritüel alemin biraz daha derinlerine inip, daha karmaşık konulara giriyoruz. 

Ancak, bu alanda ilerlemek istiyorsak bu kaçınılmaz bir durum olup, sabırla ilerlememiz gerekir.

Şimdi bu çerçevede spiritüel alemin kapısını aralamamıza yardım edecek olan bilinç konusunu ele alacağız.

Bilinç (Şuur) dediğimiz kavram insanın kendisini, çevresini ve çevresinde olup biteni tanıma, algılama, fark etme yetisidir.
Spiritüel alemde ise bu kavramı algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık biçimde izlenme süreci olarak ifade edebiliriz.

Bilinci tam olarak anlatabilmek için aşağıda yaptığımız gibi bir ayırıma ihtiyaç vardır;

BİLİNÇ
(Günlük ve dünyevi işlerimizin algı ve ön kayıt alanı)

BİLİNÇDIŞI
(Günlük algı ve bilginin geçici hesaplaşma alanı, gün sonu hesaplaşma, bir başka ifade ile günlük muhasebe kayıt alanı, bir başka ifade ile geçici bilgi deposu)

BİLİNÇ ÖTESİ
(Bu bölüm kendi içinde "Bilinçüstü" ve "Bilinçaltı" diye ikiye ayrılır. Bilinçüstü dış tesirlere açık alan, bilinçaltı ise geçmiş hayata ait kayıtların olduğu alan)


Yukarıdaki şemada izah etmeye çalıştığım gibi, bütün bu kavramların toplamı aslında biz insanların düşünsel sisteminin toplamıdır. Bizleri var eden ve idare eden ana mekanizmanın tam da kendisi, adeta bir komuta merkezidir.

Şimdi bu kavramları tek, tek ele alıp anlamaya çalışalım;
İnsan denen varlığın beyne bağlı olan alanına bilinç, bağlı olmayan, bir başka ifade ile kontrol dışı serbest kalan alanına ise bilinç ötesi denir.
Bu iki alan arasında köprü vazifesi gören, ara alana ise şemada gösterildiği gibi bilinçdışı alan denir.

Bundan sonra bahsi geçecek konuların daha iyi anlaşılabilmesi için, beş kavramın ve aralarında bulunan ilişkinin çok iyi  kavranması gerekir. 
Bunları tekrar edecek olursak; Bilinç, Bilinçdışı, Bilinç ötesi; (Bilinçaltı, Bilinçüstü)

Şimdi isterseniz konuyu ve kavramları biraz daha açalım...

Öncellikle, biz insan denen varlığın ne olduğunu izah edelim.
Bizler, maddenin 3 hali dışındaki durumda -Süptil- bir enerji bütünüyüz. 
Madde dünyasında canlı halimizi muhafaza ederken bu süptil enerji bütünlüğünü bozmak ve parçalamak mümkün değildir.

Bilinç ötesinin kendi içinde "Bilinçüstü" ve "Bilinçaltı" olarak ikiye ayrıldığını, birbirinden farklı iki alan olduğunu söylemiştik.
Bilinçüstü varlığın dışarıya açık olan, dış irtibatı sağladığı kanaldır.
İnsanın iç dünyasından, ruhsal dünyasından gelen tesirler yanında, dış alemler ve çevredeki varlıklardan gelen tesirler bu kanal ile irtibat sağlar.
Bilinç ötesinin diğer bölümü olan bilinçaltı ise varlığın dış dünyaya kapalı olan kısmıdır.
Bu bölüme dışarıdan bir tesir gelmez, gelecek tüm tesirlere bu alan kapalıdır.
Dışarıdan tesir almayan bu alanın kendisi de dışarıya tesir edemez.
Bu bölüm varlığın geçmişine ait ve tüm kainat sürecinde biriktirdiği bilgi ve deneyimin bulunduğu alandır.
Başka bir ifade ile geçmiş yaşamların ve bunlarda biriktirilen öz ve saf bilginin deposudur bilinçaltı.
Buraya sadece varlığın özüne mal olmuş, öz bilgi girebilir.
Bu öz bilgiyi, ruhun tekamül sürecinde edindiği tecrübe ve bu hayatta edindiği ilave bilgi, tekamül farkı olarak da ifade edebiliriz.

Kısacası, bilinçaltını varlığın sabit ana deposu, ruhsal evrimi boyunca kullandığı ana kütüphanesi olarak değerlendirebiliriz.
"Bilinçüstü" ve "Bilinçaltı" birbirleri ile irtibat halindedir ancak bu irtibat doğrudan değildir. 
Aynı zamanda, bilinçüstü ve bilinçaltı dediğimiz alanın toplamı olan bilinç ötesinin de bilinçle doğrudan ilişkisi yoktur. 
Yukarıdaki şemada görüldüğü gibi bu ilişkiyi bir köprü vazifesi gören "Bilinçdışı" gerçekleştirir.

Bilinçdışı' nın çok önemli bir işlevi daha vardır ki, ondan da mutlaka bahsetmemiz gerekir.
Bu da günlük hayatımızdan, dış alemden bilince gelip henüz öz bilgi haline dönüşmemiş, özümsenmemiş bilginin depolanmasıdır.

Bilinçdışında toplanan bu bilgi alanı sanki bilincin bir ara deposu, henüz öz bilgi haline dönüşmemiş hali olarak da değerlendirilebilir.
Adına bir nevi ara depo dediğimiz bu alanda bulunan tüm bilgi, bilincin ihtiyacı olduğu zaman bilinç tarafından kullanılır.
Bu bilgi varlığın yaşadığı zamana ait olan, yani son yaşamına ait bilginin tam da kendisidir. 

Şimdi bahsettiğimiz öz bilgiyi daha detaylı izah etmeye çalışalım.
Ruhun tekamülünde çok önemli olan öz bilgi, idrak ve vicdanı beslemesinin yanısıra, aynı zamanda vicdan ve idrak ile zenginleşir. Tekamül dediğimiz şey de bir manada budur ve öz bilgi bir takım dış müdahaleler ile gelişir.
Bizim anladığımız manada bilgi, üç boyutlu dünyamızda, vicdan terazisi ve dualite çerçevesinde, olaylar karşısında edindiğimiz tecrübe ve algılarımızla belli bir noktaya gelir.
Belli bir noktaya gelen tüm bu bilgi birikimi, bir ön elemeyi müteakip bilinçdışında depolanır. 
Buna yukarıda bahsettiğimiz gibi günlük muhasebeleşme de diyebiliriz.
Kısacası, bütün bu bilgi varlığın yaşam süresince emri altındadır ve yaşamı boyunca filtrelenmiş bu bilgi bilinçdışında tutulur. 
Bu bilgi öz varlığın bilgisi olmakla birlikte henüz öz bilgi olmamış; ana kütüphaneye, bilinçaltına kayıt edilecek hale gelememiştir.
Varlığın bilgisinin öz bilgi olması için yeni bir sürece ihtiyaç vardır. Çünkü, tüm kıyaslama ve değerlendirme bilinçaltı bilgiyle değil, tamamen bilinç ve bilinçdışı bilgiyle yapılmıştır.
Yani, henüz esas değerlendirme, hakiki tekamül kıyaslamasına geçememiştir.
Ara filtreden geçmiş ve bilinç dışında bulunan bilginin öz bilgi olabilmesi için mutlaka geçmiş yaşam bilgisi, yani bilinçaltı bilgi ile mukayesesi yapılıp öz bilgi haline dönmesi gerekir. 
Bu dönüşüm yaşarken olan bir şey değildir, maddenin ölümünü müteakip gerçekleşir.
Bunun tek yolu ölüm sonrası ruhun bulunacağı Spatyom (Ölüm sonrası ruhun geçici bir süre bulunduğu süptil alan) aleminde yapılan kıyaslama ile olur.

Burada aklımıza şöyle bir soru gelebilir;
Peki, öz bilgi safhasından önceki safhada yani, bilginin bilinçdışına itilmesi veya toplanması safhasında mekanizma nasıl çalışıyor?
Bahse konu kıyaslama bilinç tarafından görülen veya görülmeyen, idrak edilen veya edilmeyen tüm dünya gerçeklerinin, varlığın uyku halinde yaptığı kaba filtreleme ve değerlendirme neticesinde bilinçdışına toplanması ile olur.
Sonuç olarak, yaşamımız boyunca öğrendiğimiz tüm bilgiyi beyin vasıtası ve bilincimizle biriktirip değerlendiriyoruz, akabinde bu birikim her gün rüya aleminde iken bir hesaplaşma neticesinde bilinç dışında depolanıyor.

Yaşam süremiz bitince, spatyom alemine geçen varlık bilinç dışında filtrelenmiş bilgiyi bilinçaltı bilgisi ile mukayese edip değerlendirdikten sonra öz bilgi haline getirir. 

Spatyomda geçen süreç çok zorlu geçen bir süreçtir ve bunu ilerideki yazılarda sizlerle paylaşacağım.

Son yaşam sonrası bilinçaltına kayıt edilen öz bilgi, kısaca söyleyecek olursak varlığın son yaşamında edindiği tecrübe ve artı değerdir. Öz bilgi son yaşamda sağlanan tekamülün kendisidir.

Gelecek yazımda bilinçdışı denen yasaklı bölgeyi nasıl keşfedip yaşamımızda bundan nasıl yararlanabileceğimizi göreceğiz.