8 Nisan 2017 Cumartesi

SPATYOM ALEMİ

Ölüm sonrası, yani varlığın bedeni terk edip geçtiği duruma spatyom durumu veya spatyom alemi diyoruz. 


Şimdi, isterseniz spatyom alemini biraz daha derinlemesine inceleyelim.

Maddi dünyada yaşadığımız süreç boyunca tekamül edebilmek için bir takım imtihanlardan geçtiğimizi söylemiştik. Artık, dünya aleminde yaşarken her karşılaştığımız şeyin bir imtihan olduğunu, bütün imtihanların, düalite prensibi ile nefsimiz ve vicdanımız arasındaki terazide değerlendirildiğini hepimiz biliyoruz.

Yaşam boyu yaptığımız bu değerlendirmelere göre aldığımız kararlar neticesinde; üzüntü, sıkıntı, kin, nefret, kıskançlık ve sevinç gibi birçok beşeri duyguya sahip olduğumuzu da söylemiştik. 

Bütün bu süreç içinde tekamül edebilmek için nefsi duygulardan arınmamız gerektiği, aldığımız kararlarda ve davranışlarımızda vicdan tarafına doğru meyil edersek, tekamül seviyemizi geliştirebileceğimiz apaçık ortada.

Yaşadığımız her şeyin bir sebebi var; bu da yaşadıklarımızdan bir şey öğrenmek ve ders almak... Eğer, yaşadıklarımızdan ders almaz isek, bir sonraki senaryoya veya derse geçmek mümkün değildir.

İşte bu noktada bir açıklama yapmak gerekir;
Maddi dünyamızda yaşarken nefis ve vicdan arasında yaptığımız değerlendirmelerde, vicdan tarafımız gelişmiş ve ağırlık kazanmışsa, spatyom haline geçildiğinde çok rahat ve huzurlu bir süreç yaşarız. Hatta, kendimizi cennet diye tabir ettiğimiz yerde hissederiz, spatyom sürecimiz çok daha kolay ve huzurlu olur.

Ancak, bunun aksi bir durum varsa ve dünya aleminde iken nefsimize ve nefsin beslediği kötü duygulara yenildiysek, spatyoma geçtiğimizde müthiş bir şaşkınlık ve sıkıntılı bir dönem geçiririz.

Bahse konu sıkıntılı dönemde cehennem azabı denen süreci yaşarız ki, geçmiş yazımda bununla ilgili süreci anlatmıştım.
Düşünün bir kere, hepimiz dünya aleminde dönem, dönem nefsimize yenilip yanlış davranışlarda bulunuruz. 

Olumsuz bir çok davranış sergiler ve arkasından üzülüp sıkıldığımız, çoğunlukla yaptığımız şeylerden dolayı ızdırap çektiğimiz anlar yaşarız. Fakat, dünya aleminde iken bunun üstünü kapatırız. Yaptığımız kötü şeyleri görmezden gelip, unutmaya çalışırız. Kısacası, yaptıklarımızla yüzleşmenin ağırlığı altında ezilmek yerine, kaçmayı, bütün bu kötülüklerle yüzleşmemeyi tercih ederiz.
Ancak, spatyomda durum çok farklıdır.
Mutlak bir yalnızlıkla birlikte, gizleme, örtme mekanizması olmadığı için, duygu ve düşüncelerimiz apaçık ortadadır.
İşte bu noktada, kendimizle baş başa kaldığımızı ve algılama gücünün de dünya alemine göre çok yüksek olduğunu hatırlatmak isterim. Bu şartlar altında, kendinizle baş başa iken dünyadaki hatalarımızın spatyomda bize ne kadar sıkıntı vereceği açıktır.
Varlık bedeni terk ederken spatyom alemine geçişini algılar ki; bunun böyle olduğunu kanıtlayan binlerce örnek vardır. Geçmiş yaşama dönme (Past Life Regression) hipnoz seansları düzenleyen kişiler, bununla ilgili olarak bir çok deneyime şahit olmuşlardır.
Ayrıca, son dakikalarını yaşayan insanların yanında bulunan kişiler, özellikle hemşire, doktor ve din adamları, aile yakınları bunu en iyi gözleyen kişilerdir. Varlık bedeni terk ederken, çoğunlukla daha önce kaybettiği bir yakınını görür, birileri sanki onu karşılıyor, ona yol gösteriyor gibidir.
Bedeni terk eden varlık bunu çok iyi bilir ve algılar. Yüzünde genellikle bir rahatlık, kurtuluş ifadesi, huzur vardır. Üzüntü duymak, kaybedilen ardından göz yaşı dökmek tamamen 3 boyutlu alemde kalan bizler ve egolarımız içindir.

Burada küçük bir açıklama yapmak gerekir diye düşünüyorum.
Bazı varlıklar, maalesef ölüm halinde dünya hayatı ile ilgilerini tam olarak koparamazlar. Bu tür insanlar için toplumda "gözü açık gitti" tabiri kullanılır ki, bu varlıklarda durum biraz farklıdır.
Bu konuyu ilerideki yazılarımda ruhlar aleminde kötü enerji ve iyi enerji kavramlarını işlerken ayrıca anlatacağım.

İnsanların dünyaya geldikten sonra spatyom sonrası geçirdikleri belli bir süre, yani bebeklik süresinde ve yaşlıların ömürlerinin sonuna doğru olan spatyom öncesi süreçte, çok uzun uyku dönemlerinin de bir sebebi vardır.
Bebekler geldikleri 3 boyutlu yeni aleme hazırlanabilmek için bu uyku sürecinde geçmişle irtibatlarını koparmamışlardır.
Aynı şey, bu sefer yaşlılar için geçerlidir, onlar da son dönemlerinde fazla uyku ile gidecekleri spatyoma hazırlanırlar.

Spatyomda herkesin yaşayacağı farklı farklıdır, burada geçirilen şaşkınlık dönemi varlıktan varlığa değişir.
Bedenin ilk terk edilme anında, yani ölüm anında varlık bedeni terk etmiştir. Sanki bedenine yukarıdan bakar gibidir. Bedenini terk ettiği için bir üzüntü yerine tam aksine çoğunlukla bir huzur vardır varlıkta. Beden dışı deneyim yaşayan kişiler bunu çok iyi bilir ve 3 boyutlu dünyada iken bunun ne demek olduğunu hissedebilirler. 
( Bu konuyu da ilerideki bahislerde detaylı şekilde anlatacağım)

Spatyoma geçtikten sonra içsel hesaplaşma dönemi kişiden kişiye farklı olacağı için, kimisi cennet yaşamını, kimisi cehennem hayatını ve ızdırabını yaşar spatyomda. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi spatyom halindeyken ruh tarafından canlandırılan olayları yaşar varlık.
Gördükleri gerçek varlıklar değildir, sadece imajınasyondur, tıpkı insanın rüyada yaşadığı duruma benzer.
Ancak, bu derin bir uykuda görülen rüya hali gibidir ve yaşananlar, hissedilenler çok daha ağırdır.
Hepimiz zaman, zaman rüya görürüz. Kimisi çok güzel ve huzur vericidir, kimisi ise tam bir karabasandır, kan ter içinde uyanırız rüyada yaşadıklarımızdan sonra.
Böyle ızdırap verici bir rüyadan uyanmak sanki bir kurtuluş olur. İşte spatyomda iç hesaplaşma bazen o kadar derindir ki, duyulan ızdırap çok ağır olur ve burada uykudan uyanma gibi bir şans yoktur. Izdırap ve acıyı sonuna kadar yaşar varlık.
Hesaplaşma döneminde yaptıklarınızın mukayesesini karşı tarafın, yani, kötülük yaptığınız kişinin hissettikleri gibi algılarsınız ve bu duyulan ızdırabı daha da derinleştirir.

Burada bir noktadan daha bahsetmek gerekir. Varlığın spatyom halinde gördüğünü zannettiği şey iki türlü oluşur.
Bunlardan birisi ruhun kendi imajinasyonu ile oluşturduğu görüntüler, diğeri ise görevli varlıkların oluşturduğu görüntülerdir. Görevli varlıklar tarafından oluşturulan görüntülerin amacı, sürecin geçirilmesi için gerekli ortamı sağlayan dekorların gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.

Bu anlattığımız durum spatyom aleminin ilk safhasıdır ve bu safhayı atlatamayan varlıklar, henüz yüksek bir seviyeye gelemeden yeniden tekrar üç boyutlu dünyaya dönerler, tekamüllerine orada devam ederler. Hatırlanacağı üzere zaten bu varlıklar dünya aleminden tam olarak ayrılmamışlardır. 
(Spatyom aleminin diğer evrelerini daha sonraki yazımda inceleyeceğiz)

Geri dönüş aşaması oldukça detaylı bir çalışmayı içerir. Görevli varlıklar, yol göstericiler, koruyucular gibi bir çok üst boyut varlıkları ile birlikte, yeni yaşam planının tüm detayları tartışılır ve belirlenir. 3 boyutlu aleme dönmeye karar verip, tekrar imtihana girmek isteyen varlık, en ince detaya kadar senaryosunu seçer, şartları belirler, kontratını yapar. 
Spatyomdaki varlık, yeni yaşam senaryosunda bir önceki senaryodaki cinsiyetinden farklı bir cinsiyet de seçebilir.

Dünya alemi dediğimiz 3 boyutlu alem, enerji frekansının titreşiminin en düşük olduğu alemdir. Bu boyut düşük enerji frekansı sebebi ile maddesel bir dünya, maddesel bir boyuttur. Daha üst boyutlara geçebilmemiz için gerekli olan bir şey vardır ki, o da yüksek titreşime sahip olmaktır. Biz insanlar dahil olmak üzere, gördüğümüz her şeyin enerji olduğunu daha önceki yazılarımda bahsetmiştim.

Halbuki, spatyomda kalabilmek ve ilerleyebilmek için daha yüksek frekanslarda bulunmak veya yüksek titreşime erişmek gerekir.
Bu noktaya gelebilmek, yani yüksek titreşime erişebilmenin tek yolu ruhun tekamülüdür.
Ruhun tekamülünün tek yolu ise daha yüksek bir bilgi ve algı seviyesine ulaşabilmektir.

Bütün bu bilgiye sahip olup, içine sindiren kişiler için ip uçları fazlasıyla vardır yaşadığımız hayatta. Tabii ki, bize bahşedilen süreç kadar, bedenlenmemiz öncesi kontrat ile belirlenen süreç kadar yaşayacağız. Kopmayacağız bu boyuttan ama bir şeyi de ihmal etmemek, diğer alemleri anlamak için de çaba sarf etmek gerekmektedir.

Düşünelim ki, kısa bir seyahate gidecekseniz, daha önce görmediğiniz bir yer, bir memleket olsun. Kısa bir seyahat için yaşadığı yeri terk eden kişi bile gideceği yeri, şehri, memleketi gitmeden bir araştırır, inceler.
Gideceği yerin iklimine, özelliklerine, kültürüne bakar merak eder, ön bilgi sahibi olur. İşte bizler de, tıpkı bu örnekte olduğu gibi maddi dünya sonrası gideceğimiz yer hakkında az da olsa bilgi sahibi olursak bu bizler için son derece yol gösterici olur.
Hatta, biraz daha merakımızı ilerletip bir ön hazırlık yaparsak, gideceğimiz yerde ve karşılaşacağımız manzara karşısında hiç de bocalamadan üst kademelere doğru yolumuza devam edebiliriz.

Bu bilgi, üç boyutlu maddi alemde yaşayan bizlere yasak değil, hatta tekamülümüz için gereklidir.
Peki bunun için ne yapmak lazım?
Cevap basit ve gerek kadim bilgide, gerek ezoterik tüm öğretilerde, gerekse din kitaplarında bunun cevabı var.
İyi insan olmak, tüm kötü duygulardan arınmak, vicdan mekanizmamızı güçlendirmek, evreni ve diğer boyutları merak etmek, araştırmak, öğrenmek ve dar kalıpların dışına çıkabilmek..... Kısacası büyük resmi görebilmek için döner merdivenin basamaklarını bir bir çıkmak...... yaşama, dünyaya, evrene, hatta evrenlere yukarıdan bakabilmek, neler olup bittiğini anlamaya çalışmak...

Basamakları tırmandıkça, maddesel yaşamı bir sınav alanı olarak görür, bu alemde karşılaştığımız zorlukları daha objektif algılama, duygularımızı daha iyi yönetme ve sınavlarımızı başarma olanağına kavuşuruz.

İnanın, basamakları tırmandıkça göreceğiniz manzara mükemmel olacak ve bunu kavrayıp anlayabilen insanlar için maddi alemdeki yaşam çok daha basit ve huzurlu hale gelecektir.