3 Haziran 2017 Cumartesi

ENERJİLER ve ÜSTÜMÜZDEKİ ETKİLERİ....

Bir önceki yazımda çevremizde gördüğümüz, canlı veya cansız dediğimiz her şeyin, aslında bir enerji, yaşadığımız dünyanın ise bir enerji yumağından ibaret olduğunu söylemiştim.

Maddi dünyamızda bizleri canlı kılan, taşıdığımız ruh ve bedenin bir enerji alanı vardır. Her canlı aslında kendi enerjisi ve enerji alanı ile var olmakla birlikte, diğer canlıların enerji ve enerji alanları ile doğrudan veya dolaylı olarak iletişim ve etkileşim altındadır.

İşte bu da bizi, ister istemez başka enerji alanlarının etkisi altında kalmak gibi bir gerçekle yüzyüze bırakır. Bu etki iyi manada olabileceği gibi, tam aksine kötü de olabilir ve kötü enerji etkisi yaşamımızı olumsuz yönde etkiler, bizi mutsuz kılar. İyi enerjide ise tam aksine, iyi şeyler hisseder, mutlu olur, huzur buluruz.

Olumlu veya olumsuz etkileme veya etkileşim zaman, zaman hepimizde olan bir durumdur. Hayatımız boyunca bunu yaşar ama neden olduğunu bir türlü bilemez veya bir mana veremeyiz.
Enerji taşıyan her canlı aslında bir alıcı ve verici anten gibidir. Çevremize yayın yaptığımız gibi, çevremizden gelen yayınları da alırız. Yani çevremize enerji yayar, çevremizi etkiler ve çevremizdeki enerjiyi algılar, tesiri altında kalırız.

Bu enerji alış verişi sadece biz insanlar arasında olmaz. Çevremizde bulunan tüm canlı cansız varlıkların, mekanların enerji alanları vardır ve bu enerji alanlarından etkilenmemek mümkün değildir. Burada ki en önemli nokta, bu yayınların çok önemli bir kısmının, hatta nerede ise tamamının kontrolünün bizim tarafımızdan bilinçli olarak yapılmamasıdır.
Ancak, bunu zaman içinde algılamak, açıklamak, kontrol etmek veya bütün bu işlemleri yapabilecek seviyeye ulaşmak mümkündür. Bunun yolu da algılarımızı açmak, zaten hepimizde var olan bu yeteneğin geliştirilmesinde yatmaktadır.

İsterseniz önce enerji yaymanın ve toplamanın nasıl gerçekleştiğini bir örnekle açıklamaya çalışayım. 
İnsan tıpkı bir radyo alıcısı gibidir. Nasıl ki, radyoda hangi kanalı dinlemek istiyorsak, o kanala radyomuzu ayarlar ve o kanaldaki yayını dinleriz, işte biz de aynen böyleyizdir. 

Peki, akla şu soru gelebilir..... Acaba, hangi yayını dinlemek istediğimizi nasıl belirliyoruz, nasıl bir sistem çalışıyor?
Burada şunu söylemek isterim;
Etrafımıza yaydığımız iyi veya kötü enerjinin ana kaynağı düşünce sistemimiz, duygularımız, kısacası ruhsal halimizdir.
Eğer iyi şeyler düşünüyorsak bu çevremize iyi enerji olarak, kötü şeyler düşünüyorsak kötü enerji olarak yansır.

İstemeden de olsa ruhsal durumumuzu dışarıya yansıtırız ve yansıttıklarımızın benzeri enerjileri kendimize çekeriz.
Aslında içinde yaşadığımız karmaşık enerji dünyasında iyiyi seçebilmek bizim elimizde.
 Bu seçimi yapabilmek için öncelikle ruhsal manada sağlıklı olmamız gerekir ki, bunu yapabilmenin yolu fiziksel olarak sağlıklı ve sağlam bir beden taşımaktan geçiyor.
Çünkü enerji kanallarımız, yani şakralarımız ancak bu surette açık olur ve vazife görebilir. Sağlıklı bir beden ve ruh taşıyorsak, kendimizle barışık isek, çevremize yayacağımız enerji mutlaka pozitif olacaktır.
Eğer, ruhsal zenginlik ve olgunluğa erişmiş, toleransları yüksek, kavgalarımızdan uzak sakin bir ruh yapısına sahip olabilmişsek bilin ki, çevrenize pozitif enerji yayan birisinizdir.
Pozitif enerji yayan insanların en büyük özelliklerini şöyle özetleyebiliriz;

Çevrelerine güven veren bir yapıları vardır, bulundukları ortamda merhamet duygusu yayar ve destek hissi uyandırırlar.
Huzurludurlar ve çevrelerine mutluluk yayarlar.
Bu insanların yanında bulunduğunuzda kendinizi daha enerjik hisseder ve farkında olmadan olumsuz düşüncelerden uzaklaşırsınız.
Bu insanların etrafında sürekli gülümseyen insanlar bulunur.

Pozitif enerji yayanlar gibi negatif enerji yayanlar olduğunu söylemiştik. 
Şimdi de hepimizin hayatını zaman, zaman kaosa götüren, hatta buhrana sürükleyen yaşam kalitemizi düşüren enerji, kötü enerjiden bahsetmek istiyorum. 

Ne zaman ki, ruhsal durumumuz dengesiz ve bozuk, ne zaman korkularımız bedenimizi ve ruhumuzu sarmışsa, ne zaman ki, kin, nefret, kıskançlık, intikam, öfke gibi tüm kötü düşüncelerin esiri olmuşsak, işte o zaman çevremize kötü enerji yaymaya başlarız.
Bu yaydığımız negatif enerji çok doğal olarak çevremize yayılır ve insanları etkiler. Sıkça kullandığımız "Şundan negatif elektrik aldım", "Elektrik alamadım" gibi söylemler aslında bu duygunun kişilerde bıraktığı etkidir.

Negatif enerji yayan insanların en büyük özellikleri;
Çoğunlukla daralma, bıkkınlık ve saldırı hissi yaşarlar.
Güvensiz ve gergindirler.
Aslında kendileri ile kavga halindedirler.
Sürekli çevreyi ve kişileri sorgular ve kritik ederler, birilerini suçlarlar.
Mutlu olmadıkları için sürekli yaşamdan şikayet ederler.
Olaylara sürekli negatif boyutu ile bakar ve bunu çevreye yayarlar.
Yanında bulundukları insanları tedirgin ve rahatsız hissettirirler.

Peki, bu duygular sadece maddi dünyada çevremizde bulunan insanları mı etkiliyor?
Hayır, tam aksine maddi dünyadaki varlıkların ruhlarını etkilediği gibi maddi alem dışında, spatyomda bulunan bazı ruhları da etkilemektedir ve bu durum özellikle negatif düşünce içinde olan insanlar için tehlikelidir.

Öncelikle negatif enerji yayanların maddi dünyada diğer varlıklara yaptığı etkiyi görelim.
Bu tür varlıklar adete bütün olumsuz, kötü ve depresif ruh hallerini size istemeden satan, sizi istismar eden kişilerdir. Hiçbir zaman olumlu birşey duymazsınız, huzurunuzu, neşenizi adeta çalarlar.
Bütün olumlu pozitif enerjinizi emer, sizi güçsüz bırakırlar. Tam bir enerji emicidirler. Hatırlarsanız çevremize bir verici gibi yayın yaptığımızı söylemiştim. İşte bu enerji dalgaları maddi dünyamız dışında ki varlıklara ve ruhlara da ulaşıyor. Evrenin bütünlüğü içinde her tarafa yayılıyor. 

İşte kritik nokta tam da burada.
Hatırlanacağı gibi bir önceki yazımda "Dünyadan gözü açık gitti" dediğimiz ölümler gerçekleşmektedir. Bu ruhlar maalesef maddi alemdeki yaşamlarında vakit gelip ölüm gerçekleştiğinde dünyayı terk edememektedirler. Bedenen ölüm gerçekleşmiştir ama enerji bedenleri halen durmaktadır. 

Gözü açık gitti dediğimiz ve bu durumu tarif eden ölümlerde ruh bu dünyayı tam olarak terk edememiş, gerçek ölüm dediğimiz şey o ruhlar için henüz tecelli etmemiştir.
Çoğunlukla hala enerji bedenine sahip olan bu ruhlar ve fiziksel dünyanın enerjisinden mahrum kalmışlar ama aynı zamanda ona muhtaçtırlar. Dolayısı ile ihtiyaç duydukları bu enerjiyi de yaşayan varlıklardan, bizlerden alırlar. Bulundukları durum itibariyle sadece bizlerle irtibat kurabildikleri için bizlere muhtaçtırlar. Onlarla paralel düşünceler taşıdığımızda bu duygu ve düşünceleri güçlendirirler. Özellikle kötü duygu ve düşüncelerimiz yoğunlaştığında bu tür ruhlara yayın yaparız ve maalesef istemeden onları davet ederiz.
İşte, bizim çağırdığımız bu davetsiz misafir ruhlar bizden beslenir, istismar eder, kötü duygu ve düşüncelerimizi daha da güçlendirir ve bizi kötüye doğru yönlendirir.

Bu durum özellikle negatif düşünce içinde olanlar için oldukça önemlidir. Zira içinde bulundukları kötü durumu daha da güçlendirir ve çoğunlukla karar alma safhasında onları kötü hareketlere doğru yönlendirir. 

Bu söylediklerim belki sizler için ürkütücü gelebilir ama ürkmeye ve korkmaya gerek yok. Sadece bunlarla nasıl baş edeceğimizi bilmemiz gerekiyor. Spatyomdaki varlıklar gibi, insanlar arasında da enerji emerek beslenenler vardır.
Aslında olan olay şudur; Eğer negatif enerji yayan birisinin yanında bulunuyorsanız, sizde bulunan pozitif enerji bu negatif enerji sahibi kişilerden etkilenir. Sizin pozitif enerjiniz negatif enerji sahibi kişiler tarafından emilir. Bunlar aslında sizin enerjinizi tüketen, birer enerji emicidirler.

Bazı mekanlar için de aynı şey geçerlidir. Bulunduğumuz bazı yerler ve ortamlar geçmişte buralarda yaşanan bazı negatif olaylardan ötürü enerjimizi bozabilirler.
İçinde yaşadığımız bu enerji dünyasında önemli olan şey bunların farkında olmaktır.
Bakın çevrenize, analiz edin.
Kimlerin yanında kendinizi iyi veya kötü hissediyorsunuz?
Hangi mekanlarda bulunduğunuzda daha huzurlu ve mutlu oluyorsunuz? Hangi mekanlar sizi rahatsız ediyor?
İşte bu farkındalık ve bilinçle baktığınızda, ister istemez algılarınız açılacak, hisleriniz kuvvetlenecektir.
Bu altıncı his dediğimiz duygunun gelişmesidir. Bu sayede size negatif enerji veren kişileri ve mekanları hissetmeyi öğrenecek, bunları algılayabilme yeteneğiniz gelişecek.
Bu duyguyu ve yeteneğinizin daha da gelişmesi halinde telepati dediğimiz, uzakta olan insanların kafasından geçenleri, ya da çok uzaklarda olan bir olayı arada hiçbir bağlantı olmadan algılama yeteneğiniz ortaya çıkacak.
(Bu konuyu ilerideki yazılarımda çok daha teferruatlı açıklamaya çalışacağım)

Maddi dünyamızda kötü enerji yayanlardan veya bir başka ifade ile enerji emiciler ile ruhsal dünyadan gelen davetsiz misafirlerden korunmanın yolları nedir?
İlk yapmamız gereken şey, kendi enerji alanımızı yani auramızı kuvvetlendirmeyi öğrenmeliyiz.
Bu konuda çok basit teknikler vardır. Unutmayın ki, kuvvetli bir auranız varsa tıpkı bir enerji kalkanı gibi sizi kötü enerjilerden korur.
Kendinizi kötü ve mutsuz hissettiğiniz kişilerin yanından, mekanlardan derhal sessizce uzaklaşın.
Olabildiğince kötü duygu ve düşüncelerden arının, ne kendinizi ne de başkalarını tenkit etmekten vaz geçin.
Sadece bu basit birkaç yöntemi uygulayarak hayatınızı çok daha huzurlu ve mutlu yaşayabilirsiniz.

Son olarak yazımı İngiliz felsefeci ve eleştirmen James Allen'nin "İnsanlar istediklerini değil, olduklarını kendilerine çekerler" sözü ile bitirmek istiyorum.