15 Nisan 2017 Cumartesi

ÖLÜM KORKULACAK BİR ŞEY Mİ?

Bir önceki yazımda, ölüm sonrası spatyom alemini anlatırken, genel olarak bu alemden bahsetmiş ve ilk safhasını anlatmıştım.

Peki, bu ön bilgi çerçevesinde sormak lazım; insanlar ölümden neden korkuyor, ölüm korkulacak bir şey midir?


Aslında, ölüm hiç korkulacak bir olgu değildir.
Korkumuzun tek sebebi, bilinmeyenden dolayı gelişen bir duygudur ve genelde insan denen varlık bilinmeyenden çekinir ve korkar. 
Fakat, ölüm sonrası hakkında bilgi sahibi olup; yaşama dair neden, niçin, nasıl gibi sorulara cevaplar buldukça bu korku tamamen ortadan kalkmaktadır.

Şimdi isterseniz bilinmeyen spatyom alemine biraz daha derinlemesine bakıp, anlamaya çalışalım.

Hatırlanacağı üzere, varlık tekamül seviyesinde yeterli ilerlemeyi sağlayamadığı için, spatyom aleminde ilk safhayı aşamıyordu. Dolayısı ile, bunun neticesi olarak, 3 boyutlu madde dünyamıza yeni deneyimler kazanmak için, bir senaryo hazırlayarak geri dönüyordu. 

Ancak, varlık geçmiş son yaşamında, belli seviyede tekamülü gerçekleştirirse, ölüm sonrası gideceği spatyom aleminde yaşayacağı durum birincisinden biraz daha farklı olacaktır.
Bu safhada geçmiş yaşamından aldığı dersler ve gösterdiği tekamül derecesi, varlığı artık farklı bir konuma getirmiştir. 
Bu ayrı bir farkındalık, ayrı bir idrak halidir. İşte, bu idrak halini algılayan varlık artık daha bilinçlidir. Bu bilinç seviyesindeki durumunu kavrayan varlık, bir bedeni olmadığını anlamıştır. Varlığın bir bedeni olmadığını idrak ettiği an, maddi alemle ilgili hiçbir fonksiyonunun kalmadığını görme ve bununla yüzleşme anıdır. 

Varlığın bu noktaya gelebilmesi, cinsiyet kavramını irdelemesine zemin hazırlar. Bu tekamülde gösterilen gelişim için çok önemli bir gösterge ve safhadır. Varlık yavaş, yavaş cinsiyetin olmadığını idrak etmiştir. Maddi alemdeki geçmiş yaşamları ve alışkanlıkları, tabii ki, varlığın cinsiyetinin olmadığını anlaması önünde en büyük engeldir. 
Bu kolay anlaşılır ve aşılır bir nokta değildir. Fakat, varlık bunu kavradığı an, evrendeki birlik ve tekliği anlamanın eşiğindedir. 
Bu noktada, varlık daha şuurlu bir haldedir. Yaptığı içsel hesaplaşamada ilerlemeler kaydetmiş, daha farklı bir noktaya gelmiştir. 
Varlık artık ilk dönemlerdeki gibi otomatik imajinasyonlar yapmamaktadır. Bu safhaya ulaşabilen varlık artık istediği imajinasyonları kendisi canlandırabilmektedir. 
Artık, maddi alemde yaşadıklarının farklı versiyonlarını istediği gibi deneyimleyebilecek seviyededir. İstediği senaryoları canlandırıp yaşamaktadır, adeta kendi dünyasını, cennetini yaratabilmektedir.
Bu noktada varlık sürekli değerlendirmeler yapar ve yardımcı varlıkların da görüş ve yardımları doğrultusunda, ya maddi dünyaya yeniden dönüş yapar ya da, spatyomda ilerlemeye devam eder.

Tekamül seviyesi gelişen ve spatyomda ilerlemeye devam eden varlık, artık imajinasyon yeteneğini son derece geliştirmiş ve bu konuda oldukça ilerlemiştir. 
Bu safhada artık, varlık kendi maddi hayatı ve geçmişi inceleyip ilahi düzenin ne olduğunu sorgulamaya başlamıştır. 
Ben odaklı olmaktan çıkıp, artık çok farklı bir anlayışa ulaşmıştır. Varoluş, evren, madde gibi konuları araştırmaya başlamıştır. Bu noktaya gelen varlık için, tekrar 3 boyutlu dünyaya dönmek gibi bir durum yoktur. 
Varlık, 3 boyutlu alemde, madde alemindeki sınavlardan başarıyla geçmiştir. Maddi alemdeki tekamülünü tamamlamış, yükselişe geçmiş, tekamülde iyice ilerlemiştir.

Artık o, başka bir alemin, başka bir düzenin altında ve farklı gerçekler içinde yaşayan, bitmeyen yükselişine devam eden başka varlık haline dönüşmüştür. Bu gelişim seviyesine ulaşabilen varlıklar için, mükafatlar önündedir, bambaşka alemlerin kapıları aralanmıştır.

Yüksek seviyeye ulaşan varlık bulunduğu ortamda aynı seviyedeki varlıklarla birlikte huzur ve sükunet içindedir. 
3 boyutlu dünyadaki görmek algısı burada yoktur, bambaşka bir boyuttur bu alem, zira varlık ruhsal tekamül evresini 3 boyutlu dünya için tamamlamıştır. 
Bu alemde, ruh son derece siptül (Yüksek frekans) bir hale gelmiştir ve yetenekleri artmıştır. 
Hatta, istediği şeyleri enerjisini yoğunlaştırarak 3 boyutlu alemde görünür hale getirebileceği kabiliyete ulaşmıştır.
Yani, tekamülün en önemli noktalarından birisi olan enerjiyi maniple edebilecek, onu kullanabilecek bir boyuttadır.
Bulunduğu boyutta müthiş bir sükunet hakimdir ve ruhlar arasında dünyevi tüm kötü duygular kalkmıştır. Tek bir ortak payda ve bileşen vardır; o da sevgidir.

Sevgiyle, sonsuz bir sevgiyle birbirine bağlanmıştır ruhlar, aralarında sonsuz bir samimiyet vardır.
Bu noktaya ve tekamüle ulaşabilen ruhlar artık ilahi görevlilerden yeni görevler alabilecek hale gelmişlerdir. Bunu hisseden, bu noktaya gelebilen ruhlar bu sayede daha üst seviyelere çıkabilecekler ve nihayet görevli varlıklar olabileceklerdir.

Bu hissi duyanlar arasında bazıları büyük bir fedakarlık göstererek 3 boyutlu dünyaya görevli olarak gelebilecekler, 3 boyutlu dünyadaki tekamül seviyesi düşük varlıkların senaryolarında yol alacaklar, insanlığın tıkandığı, sıkışık olduğu durumlarda önemli rol oynayacaklardır.


Bir noktayı açıklamakta fayda var;
Spatyomun üst evrelerine ulaşmış varlıklar için, 3 boyutlu dünyaya gönüllü olarak, yol gösterici olarak gelmek, bu varlıklar için bir yeniden bedenlenme demek değildir. 

Onların ki, artık bu safhayı geçmiş yeniden bedenlenme dışı bir durumdur. Zira, onların artık maddi dünyada tekamül ihtiyaçları kalmamıştır ve onlar sadece gönüllü olarak yardıma gelmiş ruhlardır. 
Bu bazı insanların senaryolarında çok kısa süreli görevler olabileceği gibi, insanlık alemi için önemli görevler de olabilir.

Bunun bir başka şekli de, ruhların bedenlenmeden, sadece bir gözlemci, yol gösterici olarak yaşayan varlıklara, yani insanlara bağlanmaları ve yaşamları boyunca onlara zor anlarında yardımcı olmalarıdır.
Maddi alemde bulunan varlıkların senaryolarında, radikal bir değişiklik olacağı zaman görevli varlıklar devreye girerler, bir gölge gibi onları takip ederler.

Normalde bir çok insanın, nerede ise tamamının bundan haberi bile olmaz ama, belli bir tekamül seviyesinde bulunan varlıklar, bunun farkındadır ve hatta bu yardımcıları ile iletişim bile kurarlar.
Bunu başarabilenler için, ileride inceleyeceğimiz bambaşka boyutların kapıları aralanmıştır.

Görüldüğü üzere, ölüm insan denen varlığın tekamülü için gerekli safhalardan biridir. 
Spatyom alemi veya bir başka deyişle, ölüm sonrası yaşamda tekamül edebilmiş ruhlar için, hiç de korkacak bir şey yoktur. 
Tek yapmamız gereken; zaman, zaman maddi alemin kaygılarından uzaklaşıp, tefekküre dalarak, varoluşumuzun arkasındaki esas nedeni irdeleyip,  tekamül yolunda mesafe katetmektir.
İşte, bunu yapabildiğimizde dünya alemindeki yaşamımızı daha huzurlu bir hale getirmiş oluruz.