ARADA BİR NEFES AL...
İçinde bulunduğumuz fiziki alem, ilahi düzenin gereği tüm aktörlerine, yani bizlere zorlu ve meşakkatli bir yaşam sunar.
Bunun sebebi de aslında ilahi düzenin bizzat kendisidir.
Çünkü, fiziki aleme gelmeye karar veren herkes, daha önceden belirlenen bir senaryoyu hayata geçirmek için bu aleme gelmiştir.
Aslında bir imtihandır, tüm senaryomuz ve yaşadıklarımız.
Ancak, önceki yazılardan hatırlayacağınız gibi bu hayata adım attığımız gün, ne yazdığınız senaryodan, ne de geçmiş bilgilerinizden haberdar oluyoruz.
İşte püf noktası da tam burası; kurallarını ve nasıl oynanacağını bilmediğimiz bir oyun seçip, onu öğrenmek ve oynamakla geçen bir ömür, zaten bütün zorluk da buradan kaynaklanmakta....
Şöyle bir düşünelim ve soralım; hiçbir şey bilmeden bir şeye başlamak mı, yoksa bir ön bilgi sahibi olup, yola devam etmek mi?
Az da olsa bir ön bilgi ile yol almak, sanırım hepimizin hemfikir olacağı bir konu. En azından bilgi az da olsa, ne ile karşılaşabileceğimiz konusunda bir hazırlık şansımız olur.
Peki, şimdi soracaksınız, yaşamımız hakkında önceden nasıl fikir sahibi olacağız?
Burada yine bir hatırlatma yapmak istiyorum;
Tüm ezoterik öğreti ve inanç sistemlerinde ortak bir nokta var ki, o da "kendini tanı", "kendini bil" felsefesi, yani, "ben kimim?" sorusunun cevabı.
Evet, burada referans olarak gösterilen kendini tanımak düşüncesi aslında bize şunu söylemek istiyor; ey insanoğlu, bu fiziki aleme geldin ama neden geldiğini biliyor musun?
Zira, eğer belli bir fiziki yaş ve olgunluk safhasında bunu kendine sorup, araştırır ve bu yaşamda neden bulunduğunu anlarsan, işte o zaman aradığın şeyi bulacak ve yaşama eskisinden farklı bakacaksın.
Dolayısı ile kendini bilmek, kendini tanımak aslında bu yaşamdan ne istediğinin cevaplarının bulunduğu kapalı bir kutu ve o kutu, bizim onu açıp bakmamız için sürekli yanı başımızda duruyor. Bizimle beraber, bizim içimizde... sakın başka bir yerde aramayın, eğer arasanız bile, inanın nafile çabadan öte bir şey değil... Tek yapılması gereken onu keşfetmek ve açıp içine bakmak.. Bulacağınız şey yaşam senaryonuz olacak ve o senaryodan alınacak dersleri irdeleyerek onunla yaşamayı öğrenmek...
Duyar gibiyim, soruyorsunuz... tamam güzel hoş ama bu kutuyu nasıl bulacağız, içindekileri nasıl okuyacağız?
Bugün yazımın başlığı aslında bu sorunun cevabını içinde saklıyor..., "Arada bir nefes al"...
Yaşam ilahi düzenin gereği bir koşuşturma içinde geçer ve bu insanlık tarihinin başlangıcından böyle süregelmiştir. Hatta bu koşuşturma içinde bulunduğumuz Altın Çağın da gereği olarak, zamanın çok daha hızlı aktığı, bilginin logaritmik olarak arttığı bir dönemin tam da kendisi...
Eğer, bir örnek vermek gerekirse ben bunu trafiğin hızla aktığı otobana benzetiyorum.. Nasıl ki, otoban trafiğine katılıp suratle giderken, çevrenizde ne olup bittiğinin farkına varamaz iseniz, yaşamda insanı tıpkı böyle bir girdabın içine çeker. İşte nasıl ki otobanlarda belli kilometrelerde dinlenme alanları varsa, yaşamda da dönem dönem dinlenmeye ve insanın kendi kendine kalması gereken zamanlar vardır. Tek yapmamız gereken bu zamanları yaratma konusunda bir refleks kazanıp, alışkanlık haline getirmeliyiz. Ara sıra günlük yaşamın kaygılarından uzaklaşıp gözlerimizi kapatmalı ve tefekküre dalmalıyız. İşte böyle zamanlarda kendimize "Ben neden bu dünyadayım?" sorusunu sorarsak, inanın bana cevaplarını da bir bir bulacaksınız.
Onun için, yaşamın hızlı girdabından arada bir çıkalım ve derin bir nefes alalım... bir duraklama, kısa bir ara, bir düşünme zamanı, kısacası kendimiz ile baş başa kalma zamanı.
Sonuç olarak, bence aklımızdan çıkarılmaması gereken şey, bütün bunları yaparken aktörün biz olduğunu unutmamak...
Unutmayın, bunları biz yapacağız, soruların cevaplarını biz bulacağız. Çünkü aradığımız şey biziz... kısacası kendimiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder