11 Mart 2018 Pazar

İNSAN VE ENERJİ  .....

Evet, yazımın başlığı "İnsan ve Enerji"

Böyle bir başlıkla başlamamın en önemli nedeni, aslında bir enerji olan insanın, pek de farkında olmadığımız özelliklerini gözler önüne sermek. 
Ruhsal dünyada, ruh ve beden, ruh ile beden ilişkisi gibi konuları ele aldığımızda, sıkça önümüze çıkan konudur enerji dediğimiz kavram. Zira, ruhsal dünya dediğimiz şeyin, tam da kendisidir.

İnsan denen varlığın beden hali, enerjinin düşük frekansıdır ve bizler bunun tezahürünü 3 boyutlu dünyamızda algılarız.

Peki, bunun dışındaki frekansların algılanması nasıl oluyor?
O frekanslar nedir, onlara nasıl ulaşılacak?
3 boyutlu dünyamızda bugün algılayamadığımız frekansları algılama şansımız var mı?

Konu ruhsal dünya, yani 3 boyutlu dünya dışında olunca, her zaman olduğu gibi insanın aklına onlarca, yüzlerce soru geliyor.
Gelin şimdi bu sorulara cevap bulmaya çalışalım.

Önce isterseniz farklı frekansların algılanmasının nasıl olabileceğini anlamaya çalışalım. 
Ne demiştik, bizler belli bir frekans aralığında bulunduğumuz ve algılayabildiğimiz bir dünyadayız. Bu dünyada bulunmamızın sebebi de, sıkça dile getirdiğim ve hepimizin  malumu olan ruhumuzu tekamül ettirmek.

Ancak şunu da unutmamak gerekir, yaradılışımız gereği bu frekans aralığını arttırmak, yani farklı frekanslara geçebilmek, daha da ötesi, bulunduğumuz alemin dışına çıkabilmek mümkün. 
Bunu belki şöyle de ifade edebiliriz; yaşadığımız 3 boyutlu alemin dışında ne olduğunu anlamayabilmek.

O zaman, eğer biz hapsedildiğimiz bu frekans alanlarının dışına çıkabiliyorsak, bu yeteneği nasıl geliştireceğiz?
Bunu sıkça verilen bir örnekle tekrar sizlerle paylaşmak isterim.
TV yayınlarını göz önüne getirelim;
TV'de yüzlerce kanal var ve biz uzaktan kumanda ile kanalları değiştirdikçe, ekranda başka başka kanallar seyrediyoruz. İşte, yaşamda bunun aynısı. Yani, biz algılayabildiğimiz frekansla bir kanala hapis gibi, tek kanal bir yaşam sürüyoruz. 
Ancak, bu diğer kanalların olduğu gerçeğini saklayamaz. Aslında aynı anda diğer kanallarda da yayın var ama biz onları algılayamıyoruz. 

Peki, biz tıpkı TV kumandasındaki gibi, acaba frekansımızı değiştirerek farklı yaşamlara gidebilir miyiz?
Evet, bu mümkün ve şimdi isterseniz bu frekanslara nasıl ulaşabiliriz sorusunun cevabını arayalım....

Burada yine sıkça dile getirilen "Gönül gözünü açmak" tabirini hatırlatmak isterim. Bu söylemde aslında ifade edilmek istenen şey insanın farklı frekanslara geçebileceğini ifade etmektedir. Yani, insanın bir anten gibi, belli bir yayın alma ve verme gücü var demektir.

Gelin konuyu biraz daha derinleştirelim.
Eğer insan denen varlık bir verici gibi etrafına enerji yayıyorsa bu yayılan enerjinin bir gücü, bir yayın alanı olmalı. Aynı şey alıcı özelliği için de geçerli, eğer bir alıcı ise o zaman alıcının gücü önem arz ediyor.
Bu konu Rus bilim insanları karı/koca Kirlian'lar tarafından kanıtlanmış, kendi adları ile verilen Kirlian tekniği ile fotoğrafla tespit edilebilmiştir. 
 Özetle bu teknikle her şeyin çevresine bir enerji yaydığını göstermektedir. 
Ayrıca, konu son yıllarda daha da ileri giderek, (NLS) Non-linear analysis systems adı altında sağlık alanına girmiş bulunmaktadır. Gerek Kirlian tekniği, gerekse NLS tekniği bizlere vücudumuzun bir yayın organı ve alıcı olduğunu kanıtlayan bilimsel tekniklerdir.

Tamam, enerji yayıyor ve yayılan enerjiyi algılıyor, kısaca, ifade edecek olursak madem bir anten gibi davranıyoruz o zaman tüm insanların enerji alma ve yayma özelliği aynı mıdır?
Cevap; kısaca söyleyecek olursak hayır ve aynı olması da mümkün değildir. Zira, bu farklılık tekamül dünyamız için bir gerekliliktir.

Teknik olarak ifade edecek olursak alıcının ve vericinin yüksek olması demek, bu güce sahip olan kişilerin dış dünyaya verdikleri enerji ile aldıkları enerjinin yüksek olması demek olup, bu onların diğerlerine göre daha fazla düşünsel manada bilgi almaları ve yaymaları demektir. 
Burada düşünsel manada kastım, düşüncelerini çevreye beş duyumuzun dışında gönderebilmeleri, aynı zamanda beş duyu ile algılanamayan diğer kişilerin düşüncelerini de algılamak veya okuyabilmektir. (Unutmayalım ki, tekamülümüzün ileri safhalarında erişeceğimiz nokta enerjiyi manipüle edebilmek, yani istediğimiz dünyayı yaratabilmektir. Şu anda sanal dünyaya yaptığımız geçişle insanlık alemi bunun hazırlık safhasını aşmaktadır.)

Kısaca ifade edecek olursak, aslında gönül gözünün açık, algının açık olması demektir.

Burada sizlere günümüzün cihazlarından cep telefonları örneğinden yola çıkarak örnek vermek isterim.
Gözünüzün önüne bir bina ve binanın iç tarafında bir oda getirelim. Bu oda da birçok kişi ve o kişilerde farklı telefonlar olsun. Hepimizin sıkça rastladığı bir şeydir. Bazılarımızın telefonu çeker çok rahat konuşabiliriz, bazılarımızın telefonu az çeker konuşma kesik kesik olur. Bazılarımızın ise telefonu hiç çekmez, hiçbir yayını alamaz. Burada gelen yayının gücü ile birlikte, yayını alan cihazın da gücü tabii ki önemlidir. 
Dolayısı ile örneği insana çevirecek olursak, aslında bizler de, bulunduğumuz 3 boyutlu dünyamızda sürekli farklı frekanslarda yayın olmasına rağmen, bunu hepimiz aynı değerde alıp değerlendiremiyoruz.

Peki, bunu nasıl başaracağız?
Bunun cevabını aslında bir çok yazımda dile getirdim. Bu aslında insan denen varlığın içinde olan bir yetenek, tek yapılması gereken bu yeteneğin ortaya çıkarılması. Bunun için yapılacak şey de algıların açılması için yapılacak çalışmalardır.

Öncelikle bir yaradan, yani tanrı inancı ve ruhun ölümsüzlüğü gibi düşünceleri içselleştirmek, Zira tanrı inancı olmadan bu konuda ilerlemek mümkün değildir. Bu inanç sanki bu alana giriş için ana giriş kapısıdır. Bundan sonra önümüze çıkan şey ruhun ölümsüzlüğü, yani ruhun bedenden ayrıldıktan sonra, başka bir boyutta ve farklı bir formda yaşadığıdır.
Bu iki kapıyı aşınca, işte algı açabilmemiz için gereken çalışma alanına gelmiş oluruz. 
Bu söylediğim iki kapı tüm ezoterik öğretilerin ana temasıdır, kutsal kitapların en belirgin ve öne çıkan konularıdır. Zira, kadim bilginin kodlarında olan bir şeydir bu..... 

Bundan sonrası size kalmıştır, burada size sizden başka yardım edecek kişi yoktur. Bu alan girdiğinizde göreceksiniz ki, adım adım algılarınız açılacak, bilgi sizi bulacak, hiç anlayamadığınız şekilde almanız gereken bilgi önünüze gelecek. Tek yapılacak şey her gün aklınıza zaman, evren, canlılar, insan denen varlık, diğer alemler, ruh, tekamül hakkında sorular sormanız ve bunlara bulacağınız cevaplar. Daha başka ifade ile materyal dünyanın ara sıra dışına çıkabilmek.

İşte bütün bunlar, sizi tekamül yolunda ilerletecek ve bu aleme neden geldiğinizin cevabı ile birlikte, kafanızda belki de o ana kadar hiç düşünemediğiniz, tahayyül edemediğiniz yeni resimler görmenize yardım edecek. 

Özetle söyleyecek olursak, başka dünyaların kapısını açacak, başka bir insan olacaksınız. Bu başkalık önce daha toleranslı ve hatta hoş görülü bir insan olmanıza yardım edecek, insanları ne olursa olsun yargılamamak gerektiğini öğreneceksiniz. 
Bilgiden, bilgeliğe geçiş yapacaksınız. Belki daha önce hissetmediğiniz bir duyguyla tanışacaksınız ve iç huzurunuzu bulacaksınız. Daha da ötesi aslında dünyanın bir algı olduğunu, herkesin aynı olayı nasıl da farklı algıladığının sebeplerini göreceksiniz.

Bu farkındalık son derece keyifli bir hal alacak ve yaşamı bir oyun haline getirebileceksiniz. 

Sonuç olarak, yaşamınız dingin ve huzurlu oynayabileceğiniz bir oyuna dönüşecek.........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder